Şu anda Süper Lig'de Fenerbahçe, Galatasaray'ın 9 puan önünde. Sizce Fenerbahçe'nin şampiyon olabilmesi için yeterli bir fark mı bu?
Pahalı oyuncular tribüne
Çünkü Fenerbahçe cezasından dolayı Avrupa'ya gidemeyeceği için lig ikincisi direkt olarak Şampiyonlar Ligi'ne katılacak. Normale baktığımız zaman bu doludizgin gidiş Fenerbahçe açısından sadece şampiyonluk sayısını Galatasaray'la eşitleyecek. Ama ligin bütününde geriye kalan 17 takımın esas mücadelesinde 'ikincilik' var. Çünkü Şampiyonlar Ligi önemli bir kulvar, para getiren bir kulvar. Sonuçta direkt katıldığınız zaman da o parayı kullanıp, çok daha garanti işler yapabiliyorsunuz. Lig ikinciliği diğer takımlar için çok net bir hedef olur. Ben Fenerbahçe'yi şampiyon sayıyorum. Çünkü oynadığı futbol, kadro yapısı, yarattığı sinerji, Ersun Yanal'ın takımla kurduğu bağlantı çok kırılacakmış gibi değil. Yani Kasımpaşa'yı da yendi, Sivasspor'u da yendi. Bu takımların birbirleriyle işte Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, aralarında maçları da olacak. Bundan sonra kulvarda elbette puan kayıpları, mağlubiyetler olacaktır ama ben puan farkının giderek daha da açılarak gideceğine inanıyorum Fenerbahçe lehine.
Ersun Yanal'ın gittiği takımlara baktığımızda ilk yarıda fizik gücü çok yüksek bir takım izleriz. Bu, ikinci yarılarda düşer. F.Bahçe'de düşme olur mu?
Eskiden 'enine' oynayan bir Fenerbahçe vardı. Şimdi Emre Belözoğlu, Alper Potuk gibi 'dikine' oynayan birkaç oyuncuyla biraz daha dikine oynanmaya başlandı ama acaba bu dikine oyun tarzı hızlanabilir mi?
Zamanla ve oyuncu özellikleriyle olacak bir şey bu. Çünkü ön tarafta oynamak, devamlı orada pres yapmak, nabzı yüksek tutmak elbette güzel bir şey. Seyredenler de 1-1.5 dakikada bir, topu rakip ceza alanında görüyorlar. Keyif veren bir oyun. Ama aynı zamanda riskler de taşıyan bir oyun. Şimdi oyuncuların tarzına baktığımız zaman; mesela Aykut hocanın felsefesi kontroldü, 'top bende kalsın'dı. Ersun Yanal ise Fenerbahçe'de daha dikine, daha temaslı bir oyun istiyor. Sadece geçen sezon ve bu sezonu karşılaştırırken, Fenerbahçe'nin yaptığı faul sayılarına baktığımız zaman yüzde yüz farklı olduğunu göreceksiniz. Çok daha agresif oynayan, temaslı oynayan bir Fenerbahçe takımı var şimdi. Ama bence senin dediğinin ya da tahmin edilenlerin aksine, Ocak'tan sonra, yani Şubat ayıyla birlikte çok daha iyi oynayan, bu oyunu çok daha beceriyle yapabilen bir Fenerbahçe takımı olacaktır.
14 sezondur Galatasaray, sürekli Saracoğlu'nda yeniliyor. Fenerbahçe ne yapıyor da kazanıyor? Çünkü farklı hocalarla bu galibiyetler elde edildi. Sadece Ersun Yanal'ın başarısı olarak bakmamak lazım. Fenerbahçe ne yapıyor da her seferinde Galatasaray'ı yenilmeden yolluyor oradan ya da G.Saray nasıl bir hata yapıyor?
Yanal, 3. viteste oynattı
İkincisi Saracoğlu'nda derbi oynamayı bilen bir taraftar var. Fenerbahçe taraftarı, büyük maçları oynamayı çok iyi biliyor. Hakemi baskı altına alıyor, rakibi baskı altına alıyor; sarı kart çıkmayacaksa sarı kart çıkarttırılıyor. Yani o ortamı çok iyi yaratan, büyük maçı oynamayı çok iyi bilen bir Fenerbahçe taraftarı var. Ve elbette bu süreç, oyuncuların yaşadıkları, Türk oyuncuların bu atmosferi kaldırma gücü gibi sebeplerle Galatasaray bunu bir türlü beceremedi. Fatih hocayla biraz ucuna geldi ama yine beceremedi. Mesela son maça, 2-0'lık derbiye bakalım: İlk defa 78. dakikada Galatasaray, kontrollü bir şekilde ceza alanına girdi. Hep ne diyorduk? 'Ersun hocanın takımları 3. viteste başlar; 4-5 diye gider.' Bu sefer 3. vitese çıkartmadı Ersun hoca takımı. Daha kontrollü, daha kompakt, daha rakibi bitiren; aynı Aykut Kocaman'ın takımı gibi oynattı. Bu da çok önemli bir şey bir teknik direktör için. O nedenle, örneğin ben maçtan sonra dedim ki: "Bu maçın kahramanı Ersun Yanal'dır." Yani işin taktiğine girmek, rakibin analizini yapmak, gözü karartmak, alacağı risklerin sınırını belirlemek; bunlar çok önemli şeyler. 'Akıl koymak' çok önemli bir şey. O yüzden, örneğin Alper ve Holmen çok genç, agresif ve öne koşu atan oyuncular. Ama bazen duvara çarpıp dönüyorsunuz. İşte 3 maçı, uzatma dakikalarında gelen gollerle kazanmalarının nedeni bu. Rakip sizi kapatıyor; Kasımpaşa öyle yaptı, Gençlerbirliği öyle yaptı, Erciyes öyle yaptı, keza ikinci yarı Bursa öyle yaptı. Geliyor, tosluyor defansa. Çok hücum eder gibi görünen ama çok üretken olmayan bir yapıdaydı forvet. Akıl koymak zorundaydı Yanal. O akıl kimdi? Emre, Salih, Baroni. Yani sadece topu ceza alanı içine ortalayıp oradaki bir hatayı beklemek yerine, farklı şeyler yapabilecek oyunculara da yöneldi Yanal. Emre ve Baroni seçimi de bu yüzdendi bence. Adam eksiltebilen, araya oynayabilen, ver-kaç yapabilen, topu alıp defansın arkasına atabilen, daha yaratıcı iki orta saha oyuncusuyla oynadı.
Transfere ihtiyaç yok!
Bütün bunlara rağmen her takımda olduğu gibi mutlaka Fenerbahçe'de de eksik bölgeler var. Sizce ara transferde, Fenerbahçe hangi bölgeye takviye yapmak zorunda? Fotomaç'taki yazınızda "Hiç kimse heveslenmesin. Transfer olmayacak hiçbir takımda" dediniz.
Yargıtay onaylarsa...
Aziz Yıldırım tekrar başkan olarak seçildi. Ancak Yargıtay onaylarsa, bir sıkıntı doğacak. Çünkü Aziz Yıldırım'ın devam etmesi mümkün olmayacak. O zaman F.Bahçe'de ne olur?
Şubat'a kadar bir seçim bekliyoruz Fenerbahçe'de. Yargıtay'ın durumu da var; bunun yanında CAS gerekçeli kararı açıkladıktan sonra UEFA'nın kişiler hakkında vereceği cezalar da var. İnşallah bir şey olmaz ama sonuçta Aziz Yıldırım'ın 2015'i başkan olarak görmesi çok kolay gözükmüyor. Fenerbahçe'de seçimlerde biliyorsunuz, başkan ve yönetim ayrı ayrı seçilir. Başkanın bu görevden alınması ve gitmesi halinde, sadece başkanlık için seçim yapılabilir. Bu noktada ne olur? Yönetim kendi içinden bir isim çıkartır, onu başkan yapar ve aynen devam eder. Ya da yönetim de başkanla beraber istifa eder, yeniden bir seçim yapılır. Adaylar gelir listeleriyle birlikte ve yarışa girerler. Ama bir kaos bekliyor Fenerbahçe'yi.
Böyle olmasını elbette istemeyiz ama diyelim ki oldu. O zaman sizce Fenerbahçe'de hangi sistem olur? Yani içeriden biri mi çıkar; yoksa dışarıdan adaylar mı gelir?