21 Şubat 2019 | Perşembe

Rahat olun

İkinci yarıda beşi lig, bir Avrupa Ligi altı maç oynadı Fenerbahçe. Ümraniye'yi bir kenara koyarsak, bu maçlarda verdiği pozisyon sayısı toplam altıdır. Akan oyunda artık rakiplere kolay kolay avlanmıyorlar. Duran top problemleri var. Buna karşılık Bursa ikinci yarısı hariç hep oyuna hakim ve rakibi tehdit eden haline de geldiler. Bunun anlamı; artık kendi karakterlerini rakibe kabul ettirmeleri. Önde baskıyı yapmaya çalışıyor, temaslı oyundan sakınmıyor, topu kazandıklarında öne gitmeyi düşünüyor, kanatları mümkün olduğunda sık kullanıyorlar. Bu artık gelişme sürecinin başlaması ve oyuncu profilinin isteneni yapmaya başlamasına işaret. Geriye kalan problem; performanslarla alakalı. Yani; form grafiği yüksek 2 -3 futbolcunuz varsa, (İsla'yı hatırlayın) bir anda fark yaratıp, istediğinizi almaya yakın oluyorsunuz. Zor fikstür öncesinde, puan cetvelindeki konumu da düşünerek, "Ya öyle olursa" diye başlayan cümleleri artık bir tarafa koymak gerekir. Güven veren, beklenti taşıyan bir oyun gücü var artık Fenerbahçe'nin. Her şeyden öte ilk yarıdaki vazgeçmiş, pes etmiş halinden de uzak. Artık her rakibi yenecek potansiyeli oluşturdu. Bu yüzden, BeşiktaşRizeBaşakşehir serisini üç'te üç kazanarak bitirirlerse, hiç şaşırmayın.
Slimani ne olacak?
Betis'e gidecekken takımda tutmak zorunda kaldılar Slimani'yi. Çünkü UEFA listesinde santrfor olarak O'nun ismi vardı, ikinciyi koyamıyorlardı. Lig periyodu Soldado'yu ilk santrfor haline getirdi. Ama Slimani için ikilem sürüyordu. Cezayirli'nin arkasında çok sağlam bir Sporting perfomansı var. Adam yapmış yani. Fakat Konya maçında rakip 10 kişi, Slimani'yle birlikte 11… Bir oyuncunun fizk gücü zayıfsa çalıştırırsınız. Mevkisi yanlışsa, değiştirirsiniz. Taktik disiplinden uzaksa, uyarırsınız. Ama Slimani kafa olarak tükenmiş. Artık yaptıklarını bile unutmuş halde. Üstündeki gol baskısını almak, sahaya sürdüğünüzde, "attır, oyala, yıprat" demekle belki formatını değiştirirsiniz. Görünen şu ki; O'nu kazanmak isterken, takımı kaybediyorsunuz. Rodallega penaltıyı kaçırdıktan sonra bir taraftar "git" diye yazmış, o da "hazirana" cevabını vermiş. 11 gollü santrfora isyan ediyor bu taraftar. Düşünün; Fenerbahçe'nin santrforunun 11 golü olsaydı, bugün takım nerelerde olurdu?
Akıl oyunu
Zenit deplasmanı her takım için zordur. Ruslar kendi sahalarında seyircisiyle birlikte baskılı oynar, rakibi de hakemi de yıpratırlar. Kadıköy'deki 1-0 avantajdır ama garanti vermez. Fenerbahçe'nin tabela yapması halinde ise şemşiye terse döner. Petersburg'da Ersun Yanal ve oyuncuları bu gerçeği çok iyi bilerek oynayacaklar. Mücadeleden öte bir akıl oyunu içine girmeleri ve ev sahibi için düdük çalma pususuna yatacak hakeme fırsat vermemeleri lazım. Eksikleri elbette bir dezavantaj. Yük; Jailson-Topal ikilisinin üstünde olacak. Maçın kaderini ise Moses -Ayew ikilisi belirleyecektir. Maç eksiği Zenit takımına muhakkak hatalar yaptıracak. Kazanma şartı riski de arttıracak. O topu Moses'in önüne kim atacaksa, Fenerbahçe'yi son 16'ya taşıyan adımı da atar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor