10 Kasım 2017 | Cuma

İki teknik adam!

Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'ın gereğini yaptığı konuşuluyor.
Yapılması gereken 2 gün saklanmak mıydı?
Yoksa yönetimden güvenoyu almanın kapısını çalmak mı?
Gördük ki, kaçacak yeri kalmayanlar gerçeğe sığınır.
Aykut Kocaman'la devam kararı; takımı bu hale getiren adamla, o adamı takımın başına getiren adamın ortaklığının devam kararıdır. Takımda oluşturulamayan bütünlüğün sebeplerini sorgulamak kimsenin işine gelmiyor.
Fenerbahçe'de icat edilen rejim "Aziz" duygularla donatıldığı içindir ki, birbirine maya çalanlar kendileri çalıp kendileri oynayacak.
Bu meselede bizim notumuz:
"Yanardöner aşklarla hiçbir Fener aydınlanmaz!" Eldeki kadro Aykut Kocaman'ı bile sırtlayacak kadar güçlüyken, Aykut Kocaman'ın bu gücün azalmasındaki sebeplerini inkar edemem.
Van Persie gibi Fenerbahçe tarihinin en pahalı "darbukacısını" kadro dışı bırakmakla, Valbuena gibi bir emekçiyi kompleksleriyle harcamak arasındaki yanlış yolu işaret ederken, Aykut Kocaman'a sorarım.
"Takımda yıldızı parlayanlara neden tahammül edemiyorsunuz?" Bu demektir ki; Aykut Kocaman önce sezon başından beri yürüdüğü yolu değiştirecek, sonra kendini..
Kendisine saygı duyulmasının sırrını sevgiyle çözecek. İşgücüne yatırım yapacak, düş gücüne değil.
Yapmazsa ne mi olur?
Hakkında "dur emri" çıkarılanların iki hafta sonra sırtından vurulduğunu çok gördük çünkü! Bir adam sadece futbol bilgisi ve kendisini sürekli geliştirme duygusuyla arkasına hiçbir gücü almadan nasıl parlar?
Bunu en klas biçimde Abdullah Avcı'da görüyoruz.
Kulüp başarısındaki en büyük sırrın sevgide ve alçakgönüllülükte yattığını da Gael Clichy'nın yaptığı söyleşide görüyoruz.
Başakşehir'in Fransız yıldızı Clichy'nin Abdullah Avcı hakkındaki söylemlerini okudum.
"Bu işi gerçekten iyi biliyor.
Diyaloga çok açık. Onunla her şeyi konuşabilirsiniz. Herhangi bir konuyla ilgili konuştuğunuzda onu kafasında tartıp, yardımcı antrenörüyle konuşup normal hayatına katabilecek bir insan." Bilgi bir şeydir, sevgi çok şeydir.
Futbolcusuna gözleriyle bile bir yorgunluk kahvesi ısmarlayan teknik adamlık çok şeyleri beraberinde taşır.
Emre Belözoğlu'nun Aykut Kocaman dönemindeki verimiyle, Abdullah Avcı dönemindeki olağanüstü hali arasındaki fark, teknik adam sevgisinin takım üzerindeki etkisinin en belirgin örneklerinden biridir.
O yüzden istatistikler de gerçeği işaret eder. Takımda oynayan dünya yıldızları da. Başarıya yürüyen her teknik adam, futbolcularının hatıralarını yüreğinde taşıyacak kadar zengin.
Övgülerini alçakgönüllülükle karşılayacak kadar olgun olmalıdır.
Abdullah Avcı'nın sırrı da budur!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor