Hak ettiler

Kupada finali hak eden sezonun iki tane iyi futbol oynayan takımının, özellikle en büyük becerileri; rakip yarı alanda hücum zenginliğiydi. Bordo-mavililer özellikle Sörloth gibi ligimizin seviyesinin üstünde olan bir oyuncunun yarattığı kalite farkıyla, attığı ve Abdülkadir Ömür'e attırdığı golle, sezona damga vurduğu gibi kupa finaline de damgasını vurdu.

Attırdığı golde verdiği pas, ders niteliğindeydi. Rakip kaleciyle, savunma arasına atılan her top, tehlike ve gol alma olasılığı yüksektir. İyi pasın hiçbir zaman savunması olmaz. Sörloth, yalnız bir santrfor değil, o boyla çizgilerde oynayıp bu maçtaki gibi ligde asist yaptığını da gördük. Trabzonspor'un kupayı müzesine götürmesinde oynanan oyundaki en büyük etken; saha içindeki yapmış olduğu doğru savunma anlayışıydı. Tabii bununla beraber şunu da dile getirmek gerekir; bordo-mavililerde ligde kırılma maçını kaybettikleri Alanya'da bıraktıkları 2 puan ve maçtan sonraki yaşanan olaylar, ister istemez bütün kulübün motivasyonunu düşürmüştü. Ve de bu maçın, o kaybedilen
2 puanın ve ligde kaçan şampiyonluğun en büyük nedeni olduğunu oyuncular çok iyi biliyordu. Ve de onların saha içindeki yüksek konsantrasyon ve motivasyonla birlikte oyununu daha güçlü hale getirdi.

Alanyaspor gibi hücum hattında çok becerili oyuncuların olduğu bir takıma karşı nerdeyse maçın tamamında, 1 tane gol pozisyonu bile vermeden maçı kazanmasını bildiler. Demek ki isteyince saha içindeki savunma yerleşimi yapılabiliyor. Ve de top rakipteyken herkes doğru reaksiyon
vererek, saha içinde skor ve kazanma adına birlikte, ortak akılla iyi savunma yapılıyormuş. Trabzonspor, son anda verdiği şampiyonlukla taraftarına, şehrine bir teselli vererek Ziraat Türkiye Kupası'nı kazanıp, bir nebze de olsa kendini affettirmesini bildi. Maçın başından, sonuna kadar Alanyaspor'dan hem hücumda hem savunmada daha iyi oynayan ve kupayı sonuna hak eden Trabzonspor'du.