Futbol Hayattır!
Cuma, arkadaşım Hacı Hasdemir'i kaybettik. Sayısız derbi maç takip ettik birlikte.
Allah tüm sevenlerine sabır versin. Bir gün sonra da Savaş Ağabey'i; yeri dolmayacak kadar gerçek ve özel bir insan ve bir haberciyi. Futboldan en çok böyle zamanlarda medet umuyorum; devam edebilmek için.
Cuma günü stent tedavisi uygulanan Ersun hoca için de öyleydi.
Maçtan bir gün önceki görüşmemizde o kadar hevesliydi ki; ''Hocam; bu maça çıkmasan mı'' diye soramadım bile. Futbol, onun için de ''hayat'' demekti.
Ve maç… Fenerbahçe karşısında Galatasaray'ın önde kurduğu savunma başta işe yarıyor gibiydi.
Evsahibi takım forvetleri Burak Yılmaz'dan bile çok ofsayta düşüyordu.
Ama itiraf edeyim ki; Fenerbahçe forvetinin ofsayta düşmediği bir pozisyonla golü bulacağından emindim.
***
Ancak; Chedjou, sebep olduğu tuhaf penaltıyla bu beklentimi boşa çıkardı.
Galatasaray'ınsa, Didier Drogba'nın kaleyi -adetabirkaç "deniz mili" civarından yokladığı şutlar dışında bir gol senaryosu yoktu.
Sert ve bol ofsaytlı geçen maçın ikinci yarısı da güzel futbol adına hiç umut vaad etmiyordu. Öyle de oldu.
G.Saray savunmasının da armağanıyla, o ana kadar ''pozisyon'' denebilecek tek akın golle sonuçlanınca fark ikiye çıkmıştı. Mancini havlu yerine oyuna Umut'u attığındaysa, aslında Galatasaray adına hiçbir umut kalmamıştı.
Fenerbahçe futboluyla göz okşamasa da, Kadıköy'de G.Saray karşısında son yıllardaki
en rahat maçını kazanıyordu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.