23 Haziran 2015 | Salı

Ba da gitsin Töre de!

Türk futbolu 50 yıldır iş bilmez, çıkarcı, kendi çevresini ödüllendirmeyi kulüp yönetmek zanneden, transfer hovardası yöneticiler yüzünden bir arpa boyu yol alamadı… Dahası kulüpler ve futbolumuz dibe vurdu, vuracak… Hal böyleyken hâlâ teknik adamlar gidiyor, futbolcular gidiyor ama beceriksiz tüm yöneticiler yıllarca yerlerinde duruyorlar, koltuklarından kalkmayı akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar… Adamlar haklı, bedava reklam, her gün gazete ve televizyonlar peşinde, artık UEFA kriterleri olduğu için cepten para vermek de yok, bildiğin yağma Hasan böreği; ye babam ye… Biz de başkanlık şu demek; kongreyi kazandığın andan itibaren kulübün paralarını son kuruşuna kadar harca, harcayabildiğin kadar harca… Yetmedi mi biraz daha harca… Para bitti mi, borçlanma yetkisi al… O da mı tatmin etmedi hisse sat, sermaye arttır ve harcamaya devam et… İşin ilginç yanı bu başkan ve yöneticiler; planlama nedir, tasarruf nasıl yapılır, akılcı transfer politikaları nelerdir bunların hepsini bizden çok daha iyi bilirler. Bu bildiklerini kendi şirketlerinde uyguladıklarından hiç şüphemiz de yok lakin iş kulüplere gelince, acımasızca bir hovardalık içine giriyorlar ki, bu manzarayı anlatacak kelime bulamıyorum… Bu sözlerim hemen hemen tüm kulüpler için geçerlidir ve yıllardır aynı manzarayı izlemekten, futbolumuz adına umutsuzluğa düşmüş durumdayım… Doğru bir hamleye, akılcı transferlere hasret kaldık vesselam. O nedenle genelden Beşiktaş özeline geçip çok net söylüyorum; 14 milyon veren varsa Ba derhal gönderilmeli… 10 milyon euro veren varsa Töre de gitmeli.
Bir kez de akıl yolunu kullanalım çünkü öbür yol karanlık ve sonu da bataklık benden söylemesi.

Gördünüz mü Atınç'ı!
Dün, Sabah Spor'da Hakan Can da bam telimize dokunup Atınç konusunda verdiğim mücadeleyi dile getirdi sağolsun. İnsanın yiğidin hakkını yiğide veren bir program ortağının olması harika bir şey. Bu nedenle teşekkürler Hakan Can.
Gelelim Atınç hikayesine, dün, bugün, bir hafta önce değil tam iki yıldır Bilic'i uyardım bu genç adama güvenmesi konusunda.
Tınlamadı. Atınç'a güvenmek yerine Danny'i aldı, Miloseviç'i aldı gelin görün ki hiç birinin de hayırını göremedi… Şimdi Almanlar istiyor Atınç'ı, üç milyon euro da para veriyorlar… Sanırım bu Almanlar da benim gibi futboldan anlamıyorlar (!) yoksa Atınç'ın peşine neden düşsünler ki!

Ümit Karaal!
Şenol hoca izledi mi, yoksa hakkında sadece bilgi mi aldı bilemiyorum ama tıpkı Atınç gibi peşine düştüğüm, güvendiğim bir başka yetenek ise Ümit Karaal… Bu çocuk Beşiktaş ve Türk futbolunun sol kanat sorununa uzun yıllar çare olabilecek potansiyele sahip. Yeter ki bir proje olarak görülsün ve yeter ki o şans kendisine verilsin. Oradan oraya kiralık göndermekle bir yere varmak mümkün değil derim ben, bilmem ki
Şenol hocam ne der?

Pereira harika mı, muhteşem mi?
Son iki sezonu yaşlı bir kadroyla tamamlayan ve futbolcuya dayalı düzene teslim olan Fenerbahçe yeniden yapılanmaya giderek en doğru yolu seçti. Aksi halde iki sezon daha aynı kafa devam etseydi Fenerbahçe, bir kaç futbolcunun emekliliğini geçirdiği sıradan bir takım haline gelebilirdi.
Pereira iddiali bir isim, yapılan transferlere, peşinden koşulan isimlere bakınca orada da umut verici gelişmeler var. Asıl sorun yaklaşık bir ay gibi kısa bir süre de sezon başı yüklemesini yapıp takım haline gelebilmek. İşin bu tarafı hiç kolay değil. Pereira bu süreyi uzatmazsa harika,
kısaltabilirse muhteşem olur.

Hamza hoca aman dikkat!
Galatasaray yönetim kademesinden ve Cüneyt Tanman başta profesyonellerden gelen açıklamalara bakıyorum her şeyin sorumlusu Hamza Hamzaoğlu gibi görünüyor… Yani davul da Hamza hoca da, tokmak da… Peki bu nedemek, şu demek; yarın işler kötü giderse herkes kendini kurtaracak ve hoca yanacak… Galatasaray mutlaka iyi bir santrfor almalı ama yönetimin bu konuda bir planının olup olmadığı tartışılır… Taraftar da zannediyor ki, Hamza hoca istemediği için yönetim kimseyi almıyor… Hamza hoca konumunu, durumunu iyi değerlendirip kamuoyunu net bir mesajla aydınlatsın çünkü taraftar gözünde kaybettiği itibar bizim değil kendisinin.
Haberi ola.

Üründül'den şahane analiz…

Geçenlerde Ömer ağabey (Üründül) şahane bir analizle dile getirdi, ülkemize gelen yabancı futbolculardaki fiziki düşüşü… "Son Roland Garros'u izlerken erkek ve kadın tenisçilerin inanılmaz kondisyonları ve iş disiplinleri, beni yeniden bir karşılaştırma yapmaya mecbur bıraktı…" diye başlayan Üründül, Pandev'den Dzmaili'ye, Tarık Çamdal'dan Oğuzhan Özyakup'a, Constant'tan Demba Ba'ya kadar bir çok örnek verip bize katılan yabancıların da bizim gibi olduğunu ortaya koydu.
Fazla söze gerek yok, futbolcumuz çalışkan değil, gelen yabancıyı da tembelleştiriyoruz. Net!

Toraman'a yapılan ayıp
Yıllar önce Gökhan, Feyyaz, Ali ve Metin'e yapılanları görünce "Beşiktaş'ta vefasızlık kader oldu" başlığıyla bir makale yayımlamıştım… Toraman'a yapılanlar o yazıyı hatırlattı… 8 sene Beşiktaş'a hizmet et, ama bir sezonluk Bilic kadar bile değer verilmesin… Kulüp personeli arayıp "Yeni sezonda yoksun!" demiş. kabaca… Hiç yakışmıyor, hem de hiç…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor