Ankaragücü maçının devre arasında, soyunma odasında Toraman'la kavga eden Üzülmez'in bu davranışı Beşiktaş 'değerleri'ne göre kabul edilemezdi sayın başkana göre. "O bizim çocuğumuz, evladımız. İbrahim Beşiktaş'ın çocuğudur" sözleri eşliğinde uğurlanmıştı Üzülmez siyah beyazlı camiadan. O cümleler bolca 'ama' içeriyordu ayrıca. O 'ama'ların devamı da "Beşiktaş bunu kabullenemez. O yüzden üzülerek de olsa İbrahim'e veda ediyoruz" şeklinde gelmişti.
Biz o basın toplantısından sonra düşünüp taşınıp, Avrupa'nın önde gelen kulüplerinde yaşanan buna benzer olaylardan örnekler verip "Onlar değil İbrahim Üzüldü" demiştik. (Haberi okumak için tıklayın)
Aradan yaklaşık 2 ay geçti... Bu kez bir başka "Beşiktaş'ın çocuğu" herkesin gözü önünde hoş olmayan görüntülerin kahramanı oluverdi... Saha ortasında, milyonların gözü önünde takım arkadaşına girişiverdi... Yetmedi, maç sonunda bir gazeteciye saldırıverdi... Yani bu kez örnek vermek için ülke sınırlarına gitmeye de gerek yok.
O zaman biz de sözü fazla uzatmayalım, ve bu olaydan sonra nasıl bir 'Beşiktaş duruşu' sergileneceğini merak ettiğimiz için 16 Şubat'ta olduğu gibi bu kez başka sorular soralım:
Bir maçın devre arasında yaşanan olay mı kabullenilemez, yoksa saha ortasında ortaya çıkan nahoş bir görüntü mü?
Takım arkadaşına mı girişmek daha ayıp yoksa bir gazeteciye saldırmak mı?
Nihat Kahveci mi daha bir "Beşiktaş çocuğu", yoksa üzülen İbrahim mi?
Aycan ÇEKİ / Fotomac.com.tr