F.Bahçe, yine büyük hedeflerle yola koyulduğu 2010-11 sezonunda hüsranları oynarken, Gaziantep yenilgisi bardağı taşıran son damla oldu. Avrupa'dan elenen, ligde lider Trabzon'un 8 puan gerisine düşen, yüzüne hasret kaldığı Ziraat Türkiye Kupası'nda grubundaki ilk maçta Ankaragücü'nden 4 yiyen Fenerbahçe, "takım olamamamın" sıkıntısını yaşıyor.
Hedefler tek tek ıskalanıyor
İstikrarsızlık ve özgüven noksanlığı, sarı-lacivertlileri hedeflerinden birer birer uzaklaştırıyor. Futbolcular formanın ağırlığını kaldıramıyor. İstatistikler ve rakamlar bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Avrupa, lig ve kupada olmak üzere bu sezon oynadığı 17 maçın sadece 6'sını kazanabilen Kanarya, bu karşılaşmalarda 6 mağlubiyet alıp, 5 de beraberlik elde etti.
İstanbul dışında kabus görüyor
Sarı-lacivertliler, ilk golü attığı 12 maçın 6'sında galibiyeti koruyamadı, geriye düştüğü 4 maçı ise kaybetti. 9 deplasmana çıkan F.Bahçe, İstanbul dışında başarısız olurken, 5 yenilgi (3'ü lig, 1'i Avrupa, 1'i kupa) aldı, 2 galibiyet elde etti, 2 kez berabere kaldı. Deplasmanda 18 kez filelerinden top çıkartan sarı-lacivertli ekip, maç başına 2 gol yedi.
6 BÜYÜK GÜNAH
Futbolcular Fenerbahçe formasının ağırlığını kaldıramadı, kabul. Peki, tek suçlu takım mı? Otoritelere göre hayır. İşte teknik direktör Aykut Kocaman'ı, başarısızlıkta herkesten daha çok sorumlu kılan hataları:
Lugano, Emre gibi takımın iki temel direği oyuncuya alternatif bulamaması.
Caner Erkin, Andre Santos, Stoch ve Cristian gibi kendilerinden çok şey beklenen isimlerin etkinliğini arttıramaması.
Takım içi rekabeti bir türlü istenen seviyeye taşıyamaması.
Oyunu tam okuyamaması, karşı tarafın taktiksel hamlelerine yanıt vermekte gecikmesi.
Futbolculara özgüven aşılayamaması, Fenerbahçe formasının değerini tam olarak öğretememesi.
Hatalardan ders almaması, hep aynı yanlışları yapması.