Final uzmanı | Levent Tüzemen Final maçları kapıya gelince Fatih Terim ve ekibinin hayatının finallerle geçmiş olması Galatasaray'ın bu seviyeleri nasıl oynadığını anlatmak için yeterlidir. Stres seviyesi zor maçlarda Galatasaray evinde hep farkını ortaya koymuştu. Bu tarz maçları oynama tecrübesi ve geleneği Galatasaray'da futbolcular değişse de aynı kalıyor. Galatasaray geçen sezon şampiyon olurken evinde oynadığı Beşiktaş ve Başakşehir karşılaşmalarını kazanmıştı. Terim'in, Ndiaye'yi tribüne göndermesi benim adıma şaşırtıcıydı. Ama Şenol Güneş'in Necip-Atiba-Dorukhan üçlüsü ile orta sahayı kurması 'Önce kaybetmeyeyim, bir gol atarsam kazanırım' zihniyeti idi. Galatasaray ilk yarıda kontrollü, topa daha çok hakim olarak ve sakin kalarak oynadı. Eğer Onyekuru attığı gol öncesi girdiği iki net pozisyonda vuruş tercihlerini doğru yapabilse Galatasaray maçı doğrudan koparacaktı. Galatasaray, Konya maçında kaçırdığı liderlik şansını son haftaların formda ismi, gövdeli futbol oynayan ve kazanan Beşiktaş'ı alt ederek bu sefer kaçırmadı. Beşiktaşlı oyuncular zihinsel olarak derbiye hazır değillerdi. İkili mücadelelerde çabuk öfkelendiler. Seyirci desteği Galatasaraylı oyuncuları hep dikkatli oynamaya davet etti. Luyindama bence Galatasaray'ın en zayıf halkasıydı. Ama Marcao'nun savunmaya dönmesi Galatasaray'ın geriden topla oyuna iyi çıkmasını sağladı. Fernando'nun golü Beşiktaşlı oyuncuların dağıldığının göstergesi idi. Çünkü birbirleri ile konuşmaktan pozisyon alamadılar. Galatasaray bu galibiyetle şampiyonluk yolunda sadece bir adım atıp, zirveye yerleşmedi. Beşiktaş ile takip mesafesini açtı, Başakşehir'in de psikolojisine dokundu. Son haftaya kalmaz | Erman Toroğlu Bu hal neydi? OHAL değildi! Maçı alan büyük ihtimalle şampiyon olacaktı. Şimdi böyle bir maça çıkarken her şeyin hesabını en iyi şekilde yapmak lazım. Beraberlik sana yetiyor mu? Yüzde 100 kazanman mı lazım? İçeride oynamasına rağmen ve büyük seyirci desteği alacak olmasına rağmen Fatih Terim, orta sahanın ortasına Donk ile Fernando'yu koydu. Pozisyon icabı Donk'u da, Belhanda'yı da hücuma yolladı. Yani işi sağlama aldı. 'Bir gol yiyip de saçma sapan mağlup olmayayım, yenemesem de Başakşehir'i, Rize'yi yenerim şampiyonluk olurum' dedi. Peki Şenol Güneş ne yaptı? Atiba, Dorukhan, Necip oynattı… Şimdi bakın! Hem defans, hem hücum özelliği hangi takımda daha fazla. Galatasaray bu anlamda Beşiktaş'a göre daha öndeydi... Maç başlıyor… Galatasaray daha istekli, top çeviriyor, mümkün olduğu kadar topu iyi kullanıyorlar. Beşiktaş fazla bir şey yapamıyor. Yukarıda Allah var hakem de ilk yarıda Galatasaray'a omuz veriyor. Bir pozisyon var. Taç pozisyonu… Top Caner'in bacağına değdi mi, değmedi mi? Ben sabaha kadar seyretsem bu çekimlere, bu açılara göre karar veremem. Aslında en büyük rezillik yayıncı kuruluşun. Belki de şampiyonluğa tesir edecek bir olay bu. Ve sen bunu para verip sana üye olanlara ve yayıncı kuruluş olarak değişik açılardan gösteremiyorsun. Biz önce futbolcular kötü, hakem kötü derken yayıncı kuruluşun bu sene çok kötü olduğunu söylemeliyiz. Top öyle veya böyle dışarıya çıkıyor. Senin kalene 60 metre var. Rakip 5-6 pas yapıyor, sen seyredip golü yiyorsun sonra da itiraz ediyorsun. Taç ilk defa yanlış verilmiyor. Verildiyse de devam edeceksin pozisyona bakacaksın! İkinci yarıda hakem ortadan maç idare etmeye başlıyor. Ama G.Saray yine etkili. Beşiktaş'ı iyi kilitliyorlar, bir de topu iyi kullanıyorlar. Oyuna baktığınızda 'Hangi takım maçı kazanmayı hak etti?' derseniz kesinlikle G.Saray derim. Bunun da tek sorumlusu var Şenol Güneş. Şimdi Beşiktaş ilk ikiye girip Şampiyonlar Ligi'ni yakalayabilir mi? O da Başakşehir'e bağlı, G.Saray'a değil. Bu saatten sonra Galatasaray'ın bu işi vereceğini tahmin etmiyorum. Ama futbolun değişik bir spor olduğunu unutmayalım. Futbolcu için şu çok önemlidir; Ben bu maçı alırsam şampiyon olacağım! Şimdi Galatasaray'ın elinde böyle bir ateşleyeci koz var. Peş peşe 'Rize'yi yenersem şampiyonum' , 'Başakşehir'i yenersem şampiyon olurum' diye sahaya çıkacak. Belki de son maça kalmayacak. Son haftaya şampiyon olup çıkacak... Bakınız! Dünkü maç şampiyonluk için belirleyiciydi. Yalnız şunu da unutmamak lazım. Galatasaray'ı da Beşiktaş'ı da ölmüş ağlayanları yokken bu şampiyonluk havasına sokan Başakşehir'dir. Onlar da şampiyonluğu artık kaybederlerse kimseye kabahat bulmasınlar, aynaya baksınlar. 'Hakem nasıldı?' derseniz. Klasik Bülent Yıldırım… Herhalde anlatmışımdır! Taçları penaltı gibi kullandılar | Zeki Uzundurukan Sonrasında bir tartışmalı taç (Caner, topun kendisine değmediğini iddia etti...) ve skor tabelasına yansıyan bir gol... Beşiktaş işte bu tartışmalı taçtan gol yedi! Galatasaray taç atışını o kadar çabuk kullanıp, o kadar etkili bir hücum yaptı ki; tam derslikti. O dakikaya kadar iki net pozisyonda Karius'u geçemeyen Onyekuru, sonunda fileleri havalandırmayı başardı. Golden sonra sarı-kırmızılı dev bir çiçek bahçesine benzeyen tribünlerdeki coşku, yılbaşı kartpostalları güzelliğindeydi. Bir sezona bedel derbide iki takım oyuncuları, hata yapmaktan çekindikleri için stres yüklüydü, bu yüzden zaman zaman gereksiz gerilimler yaşandı. Beşiktaş ilk yarıda sadece Ljajic ile bulduğu bir pozisyonda Muslera'ya takıldı. Burak Yılmaz ise Luyindama, Marcao ve Donk'un sıkı markajından kurtulup pozisyona giremedi. Beşiktaş, skoru eşitlemek için ikinci yarıya önde basarak ve daha fazla hücum bölgesinde bulunarak başladı. Ama ne gariptir ki; ilk yarıda taçtan gol yiyen Beşiktaş, ikinci yarıda da taçtan golü kalesinde gördü. Yine hızlı kullanılan taç atışında Fernando, Karius ile karşı karşıya kalırken, bütün Beşiktaş savunması dondu kaldı ve Galatasaray'ın ikinci golü geldi. Diagne, hızlı ve ters koşuları ile Beşiktaş savunmasının dengesini bozdu; sarı-kırmızılı forma altında en etkili maçını çıkardı. Bu maçta gördük ki, taç kullanmak bir sanat işiymiş. Öyle ya, dün Galatasaray taçları adeta penaltı atışı gibi kullandı. Galatasaray, baştan sona üstün götürdüğü ve çok etkili bir futbol ortaya koyduğu derbiyi kazanarak liderlik koltuğuna oturdu. Sezonun final haftalarını oynama konusunda usta olan Aslan Cimbom, bundan sonra liderliği bırakmaz ve mutlu sona ulaşır. Galatasaray, muhteşem taraftarı ve dün oynadığı müthiş futbol ile şampiyonluğu hak ettiğini herkese gösterdi. Sahipsiz Beşiktaş | Sinan Vardar Şenol Güneş ve öğrencileri karakter koyup üst üstte 6 maçı kazanıp zirveye ortak oldu. Beşiktaş yıllardır görmeye alıştığımız bir operasyona kurban gitti. Maçtan önce korktuğum başıma geldi ve hakem Bülent Yıldırım can skıcı kararlarıyla derbiye damga vurdu. Bir söz vardır; 'Hakem ince ince doğradı' diye... Hakem Beşiktaş'ı kalın kalın doğradı. Tabii burada suçlu Bülent Yıldırım değil onu bu maça verenlere ve bu tiyatroya sessiz kalan Fikret Orman'da... Beşiktaş Başkanı TFF başkanılığı için herkese mavi boncuk dağıtıyor. Beşiktaş'ın hakkı yenmiş umrunda bile değil! TFF Başkanlığı için her şeyi yaparken Beşiktaş derbide ateşe attı. Beşiktaşlı futbolcular ve Şenol Güneş'in 40 bin kişi önünde hakem önünde yalnızları oynaması Beşiktaş başkanı ve yönetim için yüz karasıydı. Beşiktaş'ın yenilgisinde tek tabii ki tek suçlu hakem değildi. Güneş'in ilk 11'i çok eleştiriliyor ama belli ki Şenol hoca belli ki iki hafta sonra oynanacak G.Saray-Başakşehir maçını düşünerek beraberliğe çıkmış. Ancak Ljajic'in etkisizliği, Burak Yılmaz'a top akışının sağlanaması yenilginin nedenlerindendi. G.Saray çok mu oynadı; 'Hayır!'... Ama sarıkırmızılı takım dün çok istekliydi. Beşiktaş'ın yediği iki gol de amatörce. Kusura bakmasın ama Beşiktaşlı futbolcuların bir anda oyundan kopması beni çok şaşırttı. Söylemeden edemeyeceğim; bu Mirin her patlamaya hazır bomba... Yazıktır, günahtır; Beşiktaş'ın sokağa atılan paralarına... Beşiktaş'ta suçlu ne Güneş ne de futbolcular... Başkan ve yöneticiler; kulübü bu kadar boşlamasa ve Güneş'e biraz olsun destek verseydi bugün Beşiktaş 4. kez üst üstte şampiyon olurdu. Maç sayısı | Serkan Korkmaz Ben pek çok kişinin baktığı yerden bu tercihe yaklaşamıyorum. Gördüğüm kadarıyla genelde Donk'un Ndiaye'ye tercih edildiği görüşü hakim. Kanaatime göre ise Donk bankoydu ve tribüne gönderilme olasılığı en yüksek isim Fernando'ydu. İlk golde asist yapan Fernando, ikinci gole de imzasını atarak Fatih hocayı haklı çıkardı. Gerilimli ve son derece önemli büyük bir derbi geride kaldı. Artık şampiyonluğun en güçlü adayı Galatasaray. Fakat eminim ki bu yazıyı okurken bile ilk golden önce taç atışı Beşiktaş'ın mıydı, Galatasaray'ın mıydı, pek çoğumuz hala emin değil. Bu pozisyonu farklı açılardan defalarca izlememe rağmen ben de anlamadım. Hakemler bir karar vermek zorundaydı ve verdiler. Beşiktaş kalesine 70 metre uzaklıktaki taç atışı karşılaşmanın devamında son derece belli oldu. Ben de hakemler gibi illa bir fikir beyan etmek zorundaysam 'Taç atışı Beşiktaş'ındı' derdim. Ama kaleye 70 metre mesafedeki taç atışının gol olmasına itiraz edenler Beşiktaşlılar'ın, böyle bir gol yedikleri için kendilerine bir hayli iğne batırması gerektiğini düşünüyorum. Beraberlik Galatasaray için çok kötü değildi. Galibiyet mutlaka Beşiktaş'a lazımdı. Şenol Güneş'in biraz daha cesur bir 11'le sahaya çıkmasını beklerdim. Kalan 3 haftada G.Saray'ın liderliği bırakma ihtimalini düşük görüyorum. Sarı-kırmızılılar Rize'de kaybetse bile içeride Başakşehir maçıyla '1 maç sayısı' kullanma hakkına sahipler.