Sezonun son maçına şampiyonluk hedefiyle çıkan Bursaspor sadece kendi taraftarından değil her kesimden destek alıyordu. Çünkü yeşil-beyazlılar ne sezon başında ne de devre arasında rakipleri gibi milyon dolarlık transferlerle takımı yabancı oyuncularla doldurmamıştı. Anadolu takımlarından herhangi biriyle karşılaşırken bile Bursa ile rakibi arasındaki kadro farkı ortaya çıkıyordu. Timsahlar sahaya en fazla 3 yabancıyla çıkarken, rakibi 6 yabancıyla mücadele ediyordu. Takımlarından gönderilen veya küstürülen oyuncular Bursa'da futbolla barıştılar. Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş'a yaranamadı onuruyla istifa edip Bursa'nın başına geçti. Kaptan Ömer Erdoğan, Galatasaray'dan gönderildi. Mustafa Keçeli Trabzon'dan, Ali Tandoğan Beşiktaş'tan, Turgay Bahadır Kayseri'den... Yıllarını verdiği Trabzon'un kapıyı gösterdiği tecrübeli kaptan Hüseyin Cimşir, yeşil-beyazlı formayı giydi. Zapotocny, Beşiktaş'tan kiralandı. Siyah- beyazlılar, Tuna Üzümcü'ye de kapıyı gösterdi. İlk zamanlar toplama kampına benzetilen Bursaspor, işte bu futbolcuların fedakarlığı ile bugünlere geldi. Yani milyon dolarlık ayaklar değil, onur mücadelesi veren oyuncular başarılı oldu.
Kulaklar İstanbul'da...
Süper Lig'in 2009-10 sezonunun son maçına çıkıyordu şampiyonluk mücadelesi veren iki takım. İstanbul'da şampiyonluk havasına girilmiş sarı-lacivertli taraftarlar ise maça değil sanki kutlamaya gidiyorlardı. Bursa'da ise yakalanan başarı konuşuluyor, ikinciliğin bile şampiyonluk havasında kutlanacağı duyuruluyordu. Karşılaşmaya saatler kala Bursa taraftarı stadı doldurdu. Gelin gibi süslenmiş, karnaval alanını andıran Bursa Atatürk Stadı tarihe tanıklık edecekti. Haftalar öncesinden 2'nciliği garantileyen Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansını yakalayan Bursa, gönüllerin şampiyonuydu. 47 yıllık tarihinde ilk kez buraya kadar gelen, Anadolu'nun temsilciliğine soyunan yeşil-beyazlıların gönlünde kupa yatıyordu. Gözler sahada, kulaklar ise İstanbul'daydı. Fenerbahçe'nin kaybedeceği bir puan, Bursaspor'un galibiyeti ile şampiyonluğu getirecekti. Oyunun hakimi yeşil- beyazlılardı. Batalla'nın ayağından gelen gol galibiyetin habercisi oldu. İşini garantiye almak isteyen Bursaspor, bastırıyor ve sağlı sollu ataklarla 2. golü arıyordu.
Sağlam'ın zafer çığlığı
Bursa sabaha kadar uyumadı, uyuyamadı. Anadolu Bursa'yı bağrına bastı. Kutlamalar sadece bu kentte değil Adıyaman'dan Rize'ye, Denizli'den Van'a, Edirne'den Hatay'a kadar kutlandı... Bu sezon tarihinde ilklere imza atan Bursaspor, sadece şampiyonluk kupası kazanmadı. Adını da tarihe altın harflerle yazdırdı. Anadolu'nun ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılan takımı oldu. İlklerin takımı Bursaspor için şimdi Devler Ligi'nde ne yapabileceği tartışılıyor. Şampiyonluk kupasını Federasyon Başkanı Mahmut Özgener'in elinden alan Bursa, 40 bin taraftarıyla büyük coşku yaşadı. Tarih kolay yazılmadı... Sezona başlarken, kasa boş, borç 20 milyon TL'yi bulmuştu. Ameliyat olacak hasta gibi yardım kampanyaları düzenlendi. Taraftarı okul harçlığından biriktirdiğini takımına verdi. Oluşan listelerde 5 lira bağışta bulunanların isimleri dahi vardı. İşte o 5 liranın karşılığıydı bu kupa... İşte "Alacaklarımızı paranız olunca verirsiniz" diyen futbolcuların alın teridir o kupa...
Daha bitmedi
Bu kupa sebat eden, elindekiyle yetinen, gecesini gündüzüne katan Sağlam'ın eseridir. Sadece başarıda değil başarısızlıkta da takımının yanında olan taraftarın vefasının karşılığıdır bu kupa... 5'inci büyüktür artık Bursaspor, geleceğe güvenle bakan, Anadolu takımlarının önünü açan... Bu camia takdir ediliyor, saygı duyuluyor. Daha bitmedi! Bu ilk kupa.. Bundan sonra Bursaspor'u daha çok kupalar bekliyor. Yolun açık olsun Türkiye'nin 5'inci büyüğü. TUNA ÇAM
* * *
Kader ağlarını ördü
* * *
Şehrin yerini haritada zor buldu
İspanyollar "Bataya", Perulular "Batalla", kendi vatandaşları, "Bataja" diye sesleniyor ona. Ancak yakından tanıyanlar, Batalla'ya "Koca kafalı" lakabı takmış. Vücuduna göre kafası büyük göründüğü için böyle sesleniyormuş arkadaşları. Deportivo Cali takımında oynarken, Ertuğrul Sağlam'ın dikkatini çekti. Bursaspor'un teklifini aldığında ise bir hayli şaşırmış. Hemen dünya haritasına bakmış ve başlamış Bursa'nın yerini aramaya... Batalla geldiği gün "Benim ayağım uğurludur, gittiğim yere büyük başarı getiririm" iddiasını da ortaya atmış. Sonuç ortada, Bursa sezona başlarken kimsenin düşünmediği şampiyonluğa ulaştı.
* * *
Alçakgönüllü devrim
Timsahlar ligin ikinci maçını mağlup bitirdiler. Henüz ikinci maç. Herkesin suratı asık. Başkan şöyle bir şeyler söylüyor soyunma odasında: "Önemsemeyin çocuklar daha ligin başı!" Ardından yardımcı hocalarıyla bir toplantı yapıyor. Herkes biraz tedirgin ama Ertuğrul Sağlam soruyor: Nasıl buldunuz takımı?" Hocaların hepsinin görüşü ortak: "İyi top oynadık!" "Bakın!" diyor Ertuğrul Sağlam, "Bu takım kafaya oynayacak. Avrupa kupalarına kesin katılacak!" Yenildikleri bir maçın ardından bir teknik adamın futbol takımı için söylediklerinde gizli o futbol takımının sihri... O futbol takımının sihri, ileriyi gören bir teknik adamın mağlup olduğu bir maçta ne gördüğüyle ilgili işte. Yenilen golleri, hatalı çıkışları, nerede eksik davrandığını, yanlışının ne olduğunu görmüş Ertuğrul Sağlam. Diğer takımları nasıl izlediğini ve ne beklediğini onun devre arası Antalya kampında konuşurken görmüştüm. Diğer teknik adamların yanında daha başka şeyler söyleyen oydu işte.
Değer taşımak
Dünya yeşil-beyaz
Yeşil-beyazlıların teknik adamı için bu takım ileride ligin tozunu atacak takım, kafaya yerleşecek takım, Avrupa kupalarına gidecek takım olabilir. Bizim için bütün yeşil- beyazlı takımların 'hamisidir artık Bursaspor!' Bundan sonra önce Bursaspor'a ardından bütün yeşil-beyazlı takımlara düşen bir şey var. Birbirlerini kardeş takım ilan etsinler. Şenlikler düzenlesinler, turnuvalar yapsınlar... Bursaspor yaptığı şeyin yer tutmasını, yaygınlaşmasını, alçakgönüllü bir devrim olmasını istiyorsa yapsın bunu... Yapsın bunu..