28 Nisan 2010 | Çarşamba

Beş kardeş olarak geri döndü!..

Galatasaray Başkanı Adnan Polat, "Bu sezon hedef beş kupa" demişti.
Nisan çıkmadan sıfır çekti Galatasaray.
Şampiyonlar Ligi bile hayal oldu.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da sezon başında "Hedef, üst üste üç lig şampiyonluğu" demişti.
İddiası daha ilk sezon patlıyordu.
Ta ki işler sarpa sardığında Fenerbahçe dergisinde kaleme aldığı, "Fenerbahçe'nin doğal hedefi şampiyonluktur.
Başka ne diyebilirdim ki?" mealindeki çark yazısına kadar.
Seçim dönemlerinde verilen sözler, anlaşılan kadroları strese sokuyor. "Hep doğruyu söyle ama her doğruyu her yerde söyleme" derler ya, başkanlar da her iddiayı dillendirmemeliler sanki!
Ayrıca ödül zamanı olduğu gibi hesap zamanı da vardır. Ve sözler esas o zaman bağlayıcıdır!
Türkiye'nin en borçlu kulübüyken, en pahalı kadrosunu kuruyorsanız ve iki sezondur bırakın şampiyon olmayı, kadronun kendisini finanse etmesini sağlayacak olan Şampiyonlar Ligi vizesini bile alamıyorsanız; ya işi bilmiyorsunuz ya da milleti işletiyorsunuz demektir.
Adnan Polat, geçen sezonki başarısızlığın ardından nefis bir öz eleştiride bulunmuştu.
Beklentileri yükselten biraz da 'geçmişten çıkarılan / çıkarılacak olan ders'ti. Ancak görünen o ki ders alınmamış. Yönetimsel anlamda yeni bir adım atılmamış.
Öyle olsaydı "Beş kupa" vaadi, "Beş kardeş" olarak geri dönmezdi...

ARDA YOLUNU YAPIYOR
Arda Turan, Hakan Şükür'ün futbolculuk dönemi gibi... Söyleyeceğini doğrudan söylemiyor, mesajlar vermeyi seviyor... Eleştirisini doğrudan yapmıyor, bazı gazeteci dostlarına "Florya'dan bir dost" olarak yazdırtıyor... Hem yetenekli. Hem zeki. Kafasının içinde 40 tilki dolaşıyor. Ama küçük bir sorunu var, tecrübesizliği nedeniyle tilkileri birbirine toslatıyor, kuyruklarını birbirine doluyor... Bir şeyleri bilmenin, aslında hiçbir şeyi bilmemekten geçtiğini; kendisi için yeni olan adımları attığı kulvarın, başta camia içindekiler olmak üzere birçok futbol adamının arşınladığını çözemiyor. Yeteneklerine odaklanmıyor. O yüzden de üzerine koyarak gidemiyor. Kaptanlık olayını da fazla abartıyor, hatta bir nevi "hocalık" zannediyor. Bu yüzden de takım arkadaşını kırk yılın başı basına açılan antrenmanda yumrukluyor! Ama yaşının küçüklüğü nedeniyle ve yaşına göre yaptığı gösterişli kariyerle ciddi bir piyasası var. Tottenham ile Galatasaray'ın sıkı bir bonservis pazarlığında olduğunu, "Dos Santos'tan vazgeçildi" sızdırmalarının da bu sürecin bir hamlesi olduğunu duyuyoruz. "Emre gibi olmayacağım" diyor ama "Bir an önce Avrupa'ya git" diye akıl veren Emre'nin dediğini yapmak istiyor. Galatasaray'ın en büyük rakibi olan Fenerbahçe'nin kaptanının dediğini yani!... Bu yolun dönüşü yok gibi görünüyor... Hayırlısı diyelim. Hem onun için, hem Galatasaray için...

PASCAL'DAN NE FARKI VAR?
Kasımpaşa-Fenerbahçe maçında, tribünler "Galatasaray'ı s... parmak kaldırsın" diye bağırınca derbide 35 metreden gol atan Selçuk, tribünlere yönelmiş.
Ardında da her iki elinin işaret parmaklarını kaldırarak, seyircisini "kırmamış"...
Yuh artık. Terbiyesizliğin de bu kadarı olur. Selçuk'un hareketinin Pascal Nouma'nın tombalasından ne farkı var?
Fenerbahçe yönetimi, ahlaki konularda hemen olmasa da bir duruş sergileme refleksine sahip. Kelepçeli seks skandalının faturasını Colin Kazım'a kesmesi gibi.
Gerçi hesabı yanlış kestiği, adamın günahsız olduğu ortaya çıktı ama netice kadar niyet de önemlidir.
Şimdi Fenerbahçe yönetimini sezon bitiminde Bilica'dan Selçuk'a zorlu bir ahlak sınavı daha bekliyor!...

LAFOLOJİ

*Aziz Yıldırım, Kasımpaşa maçının devre arasında soyunma odasına inmek istemiş ama yolu bulamamış...
Eh artık, takım da bir maçı başkansız alsın bi zahmet!...
* Serdar Özkan, İnönü Stadı'ndaki hakaretlerle ilgili olarak "Üstümde BJK forması var, bana neden küfrediyorlar" demiş...
Formanın içinde kaybolduğun için fark etmemiş olabilirler mi!...
*Rijkaard, "Artık Galatasaray'ın onuru için oynayacağız" demiş... Şimdiye kadar ne için oynadılar acaba?
* İbrahim Üzülmez, "Beşiktaş'ın yıldız diye tabir edilen hiçbir ismi bu sezon bizi taşımadı. Yıldız, bir sezonda 10 maçı almalı" demiş...
Hoca gibi konuşmuş. Arada kaptanlık da yapabilseydi, iyi olurdu sanki!...
*Fenerbahçeli Özer Hurmacı, gol kaçırmayla ilgili olarak, "Kolay değil, nabız 200'e çıkıyor" demiş...
O da bir şey mi, tribündekilerin de binbeşyüze çıkıyor Özer, binbeşyüze..
*Ali Şen, "Aziz Yıldırım tavsiyeme uydu, takımı kurtardı" demiş...
Dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü düşünmek ne güzel şey...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor