Doğaya aykırı

Aziz Yıldırım, "3-5 yorumcu var, ya düzelecekler ya da gidecekler.
Bundan sonra onlara karşı çok daha sert olacağım" demiş...
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın sayılı camialarından birinin lideri için şaşırtıcı bir çıkış bu.
Bir kere, yorumcular-gazeteciler, kendi çalışanları, hatta Fenerbahçe camiasının temsilcileri değiller. Kamu adına eleştiri ve soru sorma hakları var. Bu görevlerini yerine getirmelerini şahsına ve kulübe saldırı olarak algılamasını nasıl yorumlamalı, bilemiyorum.
Her şeyi kontrol etmeye çalışmanın, edebileceğini sanmanın, insanın ve doğanın tabiatına aykırı olduğunu herhalde fark edemiyor. Üstelik spor basını özel hayata en saygılı yapılardan biridir. Aziz Bey'in özeli ve ailesi ile ilgili haberleri spor gazetelerinde ve sayfalarında görmeniz zordur.
Ama Aziz Yıldırım'ın eleştiriye tahammülsüzlüğü sadece dışsal değil. "Konuşan Fenerbahçe Platformu"nu konuştuğuna, konuşacağına pişman etti mesela mali kongrede. "Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir", o yüzden içsel kavgalarını bilemem ama bayiden bir gazete almakla "medyayı satın almak" arasındaki farkı bilemiyorsa durumu vahim demektir...

Terim neden imzalamıyor?
Galatasaray Cafe Crown- Banvit maçında Ünal Aysal ile eski başkan Adnan Polat'ı yan yana görünce, sarı-kırmızılıların bunca badireden nasıl en az yarayla çıktığını daha iyi anladım. Polat, Ünal Aysal'a bu tavrıyla arzu edildiğinde paylaşımcı/yardımcı olacağının mesajını da verdi. Ünal Aysal'ın özellikle devam eden projeler konusunda bu desteğe ihtiyacı olacaktır. Aysal, futbol terimiyle ısınmadan sahaya girmek zorunda kalan futbolcu gibi. 80'inci dakikada oyuna alındı ve "Hadi kurtar bakalım kulübü" denildi hocası tarafından! Topla ilk buluşmasında Fatih Terim'i gol pozisyonuna soktu. Belli ki katkısı büyük olacak.
Yalnız aklıma takılan bir şey var, yol arkadaşı Terim'le neden hâlâ sözleşme yapmadı?