Dr. Gürkan Kubilay

Dr. Gürkan Kubilay

04 Ağustos 2010 | Çarşamba

Bu Fener adam olur mu?

Gökhan yok, Lugano yok, santrforu ilk defa sorumluluk alıyor, sol kenarda ilk kez oynayan bir oyuncu var. Takım henüz kondisyon antrenmanlarını tamamlamamış, hoca kafasındaki ne takımı ne oyun şablonunu sahaya yansıtamamış, transferler tam bitmemiş... Böyle bir tablo içinde dünyada hiçbir takım hazırlık maçlarında tam istikrar sağlayamıyor. Bu koşulları hele ki şu anda hiç unutmadan yorumlamaya çalışacağım Fener'in geleceğini.

PİRANA GİBİ SALDIRMALI
Piranalar
hep beraber hareket eder, organize ve çabuk saldırır ve işi bitirir. Fener de Pirana olmalı. Bunun yolu da basit, kısa ve çabuk adamlar bu işi becerirler. Bakın A Milli Takım'ın en başarılı olduğu döneme...

Okan, Suat, Emre, Arif'li takım Dünya 3.'sü oldu. Aynı takım Hagi, Bülent, Hakan, Capone ile (H. Şükür ve Popescu hariç) 1.79 metrenin üstünde 1 tane bile adam olmadan UEFA'yı aldı. Bakın Barça'ya, Messi, Pedro, İniesta, Xavi, Puyol. Takım, 1.70 civarı adamların sürati ile oynuyor.
Elbette bu adamlar Fener'de yok ama takımı hızlı oynatacak yapı var. İşte Emre, Stoch, Dia, Gökhan, Caner ve alınabilirse boy olarak 1.80 altı santrfor. Bu takım hızlı oynar, 9 saniyede rakip kaleye gider, 4 pasta gol yapar. Dünya futbolu bu süre ve paslarda gol atamayanların başarılı olamadığı bir düzeye geldi çünkü. Chelsea'nin gollerinin yüzde 80'i, Barça'nın gollerinin yüzde 75'i böyle atıldı geçen sene.

ALEX, XAVİ GİBİ OYNAR MI?
Geçen sene ekibimin yaptığı analizlerde en ilginç sonuç, 4 büyükler içinde ön alandaki adamları en az top kazanan takımın Fener olması idi. Güiza, Kazım, Uğur ön tarafta oynadığı sürece Santos, Özer ve Topuz rakipten top çalma konusunda çok geride kaldılar.

Bu işi sadece Emre ve biraz da Cristian yaptı. Fener'in bu zaafı, bu seneki ilk maçlarda sürüyor. Orta alandaki iki ön liberonun önündeki üçlü, sahayı doğru paylaşamıyor.

Zaten yıllarca analizini yaptığım maçlarda gördüğüm net. Eğer ki bir takım bir bölgede dörtlü oynarsa, kenardaki adamların işi kolay oluyor, onlar sadece ileri geri düzenini koruyor. Ama sistem herhangi bir bölgede üçlüye dönerse, o zaman kenardaki adamların, içeriye de göz kulak olması gerekiyor ki bunu Türkiye'de başaracak adam yok. Takım ve teknik direktör de.

İşte bu durumda iki kenara konacak Dia ve Stoch'un ortasındaki Alex'in, "Türkiye'nin en az top kazanan adamı'' olduğu gerçeğinden yola çıkarak, Fener'in iki ön liberosunun, hızlı oynayacak her takım karşısında zorlanacağı netleşiyor. Rakip ön alanda hiç baskı yemeden yaklaşık 3.5 dönümlük bir alanı kapamaya çalışan 6 Fenerli'nin üzerine kabus gibi çöküyor. Çözüm mü? Basit. Tüm takım, top rakipte iken daha çok koşacak. Peki Alex'e bunu yaptırtabilir misiniz? Alex'ten, Xavi gibi oynamasını bekleyebilir misiniz? İşte o da Aykut Kocaman'ın farkı olacak.

DURAN TOPLAR İÇİN ÜÇ UZUN ADAM ŞART
Bu takımda Bilica'nın yeri yoktu gözümde. Beşiktaş maçında yaptığı hareketle tamamen bitti benim için. Hayatını arkaya yaslanmış takımlarda geçiren bir oyuncuda öne ve çok adamla oynamak zorunda olan Fener'in ısrar etmesini anlayamıyorum.

Onun yerine Lugano'nun çabukluğuna, boyu ile de destek verecek bir stoper, Fener'e duran top kabusu yaşatmaz. Bu iki oyuncuya ek olarak 1 de uzun ön libero olursa ki bana göre Fener'in Cristian yerine daha uzun bir ön libero alması gerekli idi (Yaya Toure veya Vieira yapısında) duran toplarda takım kısa kalmaz. Bu durumda, rakibin uzun olduğu maçlarda, transfer yapılmayacaksa Selçuk'un taktiken oynaması da sürpriz olmayacaktır.

OKAN'I HİÇ DÜŞÜNMEDEN SAĞ BEKE KOYARIM
Fener yıllardır altyapıdan adam yetiştiremiyor. Ama benim seyrettiğim Okan eğer hoca da güvenirse 2 yıl içinde Milli Takım'ın Gökhan ile beraber değişmez sağ beki olur. Fener onunla sürekli bindirme yapar, hızlanır ve çabuklaşır. Sağ kanat adamlarının olmadığı maçlarda önüne Gökhan'ı koyarsınız, takım kanatlanır. Guardiola, genç takımdan Busquets ve Pedro'yu aldığında şaşıranlar, şimdi bu iki topçunun şampiyon İspanya'sının bankoları olduğunu gördüler. Onun için Fenerbahçe, bu Okan'ı kesinlikle kazanmalı.

İSTİKRAR, 4-5 SENELİK KONTRAT DEMEK DEĞİLDİR
Bizde yorumcuların bazıları, bir teknik adamla 4-5 senelik kontrat yapılınca bunu 'istikrar sembolu' olarak görürler. Ben buna kesinlikle karşıyım. Teknik adamın, hele de böyle büyük kulüplerde 'başarılı olmak zorunluluğunu' sürekli hissetmesi, kendisini hiçbir zaman garanti altında görmemesi lazım. Bu konuda Barça'ya bayılıyorum.

İşte Guardiola. Harika işler yapıyor ama daha 15 gün önce ancak 11 aylık bir kontrat imzalıyor Barcelona ile. Ben Aykut hocanın da kendine güveni ile bu işi başaracağına inananlardanım.

Şunu da asla unutmayalım.
Chelsea'de iken Mourinho, Liverpool'u 4-1 yendikleri maçın öncesinde yapılan eleştirilere kızarak "Dünyanın en iyi takımı olduğumuzu iddia etmiyorum ama bir parça da olsa saygıyı hak ettiğimizi düşünüyorum" demişti. Fenerlilerin de bu saygıyı hocalarına gösterme konusunda cimri davranmamaları gerektiğine inanıyorum.

TECRÜBE VE GENÇLİK BİR ARADA

Futbolda 'yaşlı' sıfatı bazen bir takımı küçümsemek için kullanılır. 'Genç' demek de bazen yüceltmek için. Ben her zaman karışıma inananlardanım. Çok genç takım Young Boys'un düştüğü duruma düşer çünkü.
Bakın Avrupa ve Dünya şampiyonu İspanya'ya bu karışımı görürsünüz. Fener'de aslında bu sene bu şansı yakaladı. Takım tecrübe ve gençliği bir arada kullanabilecek yaş grubunda. Bu nedenle savunma arkasına çok rahat adam kaçıran, ara paslar karşısında aciz kalan Young Boys'a, Fener'in 3'lük bir tarife uygulayabileceğini ama yine gol yiyerek sahadan çıkacağını düşünüyorum.

FENERLİ OYUNCU AYKUT HOCASINI TAKMAZ MI?
Öyle yorumlar okuyorum ki sanırsınız yazan kişi tüm zamanını Fenerli oyuncu ve Kocaman ile hem de psikolojik ağırlıklı sohbetler ile geçirmiş. Hatta bazıları, oyuncuların rüyalarına bile girmiş ve ne düşündüğünü öğrenip yazmış. Basın dünyasına konuşma merakı olan topçular bizde de var elbet.
Ama inanın Fener'in içinde, takımını, hocasını, arkadaşını satacak oyuncu yok. Eminim, G.Saray'da da Beşiktaş'ta da diğer takımlarda da böyle oyuncu yoktur.

O zaman nereden çıkıyor bu dedikodular?
Gayet basit. Biz dudak okuyan, surata ve davranışa bakarak karakter tahlili yapan ve bu konuda yurt dışında master yapmış gazetecilere sahibiz! Bir davranıştan hemen yorum çıkarıyoruz. Gazeteci arkadaşları da anlıyorum ama lütfen abartmasınlar. Fener'de oyuncular hocayı, dürüstlüğünü seviyor ve bu yolda tek şanslarının beraber ve güçlü olmak olduğunu biliyorlar. Peki ben mi nerden biliyorum? "Akıllı adam aklını kullanır, daha akıllı adam ise başkalarının da aklını kullanır" demiş Bernard Shaw. İşte Fener takımının oyuncusu ve teknik adamıyla yapacağı budur.

* * *
BEŞiKTAŞ AMELE OYUNCU SIKINTISI ÇEKECEK
Quaresma, aylardır düzgün oynamasa da dünyanın en iyi hızlı yön değiştiren ve her iki tarafa da çalım atabilen 10 oyuncusundan biri. Topu ayağına verin, gerisini unutun. Ama top rakipte ise bu sefer siz Q7'yi unutun. Guti, dikine oynamak isteyen her takımda İniesta ve Xavi'yi ayrı tutarsanız, İspanya'nın en öldürücü pas atan adamlarından biri. Toplu oyunun prensi ama ya topsuz oyunda? Bobo, bana göre Türkiye'deki ceza alanı içinde en iyi doğru yer alan ve adam geçen santrfor.

Ama siz onu ön alanda pres yapıp top kazanırken kaç kere gördünüz? Tabata'yı çok övenler, Türkiye'de hep aynı hataya düşenler, Türkiye Ligi'nin tüm maçlarını 10 yıldır maç maç analiz eden tek ekip ben ve ekibim. Dolayısıyla iyi denen bir oyuncunun Anadolu maçlarındaki performansının aslında ne kadar kötü olduğunu ama büyük maçlarda ekstra oynayıp, sadece dört büyüklerin maçlarını izleyen yorumcuları nasıl yanılttığını defalarca gördüm. Böylelikle Tabata'lı Beşiktaş'ta savunma sıkıntısı yaşanacağı da aşikar.

Sonuç mu? Beşiktaş göze ve kulağa hoş gelen bir kadro kurdu ama bu kadro ciddi anlamda savunma sıkıntısı çeker. Maçları 3-2, 4-2 falan biter. Bazen lehine, bazen de aleyhine. Denizli ile maç başına 3-4 pozisyon veren ama sıkan bir oyun oynayan takım, şimdi belki göze hoş gelen ama en az 7-8 pozisyon veren takım olur. Bunun çözümü mü? Elbette takımı Fink ve benzeri oyuncularla dolduramazsınız. Ama şunu yapabilirsiniz. Her takımda olduğu gibi top kendinde iken değil rakipte iken çok koşmak ve Türk futbolcusunun yapamadığı bir şeyi, yani doğru pozisyon alarak, gücünü daha ekonomik harcamak. Beşiktaş bunu yapabilir mi? Schuster'in oyun zekasına bayılırdım, o yaptıramazsa kimse yaptıramaz.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor