Dr. Gürkan Kubilay

Dr. Gürkan Kubilay

15 Nisan 2013 | Pazartesi

Kötüyken kazanmak

İlk yarının adamı Volkan Demirel'di. Sadece bu cümle bile dünkü maçın ilk yarısını özetliyordu. Önde Webo, arkada solda Kuyt, sağda Mehmet Topuz ortada Baroni oyun düzeni hücumda hiç etkili olamıyordu. Raul ve Mehmet Topal da hücuma katkı anlamında sorumluluk almayınca Fenerbahçe öne gidemiyordu.
Buna karşılık Eskişehirspor, Erkan, Alper, Kamara üçlüsü ile Fenerbahçe kalesini her pozisyonda vuruyordu.

Alan savunması kötü olunca
Kamara'nın tek çalımla tüm defansı birden ekarte edip kaleci Volkan'la karşı karşıya kalması da "Hamle yavaşlığı" ve "Kötü alan savunmasının" sonucu idi. Aslında bu düzen tutmamıştı.
Üstelik Eskişehirspor gibi diri ve ayağa çabuk top oynayan takım karşısında haftaların ve UEFA Avrupa Ligi'ndeki Lazio maçının yorgunluğu da işi iyice zorlaştırmıştı. Bu nedenle paradoks olarak ilk yarıda en çok pozisyona Egemen giriyordu.
İkinci yarıda aynı ilk yarıdaki gibi başladı aslında. İşler daha da kötüye gidecek denirken Baroni'nin golü Fenerbahçe'yi oyunda tuttu.
İkinci yarıda Fenerbahçe kötü oyununa rağmen üç de pozisyon buldu.
Alper'in sayılmayan golü de tribünden tartışma götürür cinsten görüldü.

İki kulvarda da Fener başarır
Gol sonrası Crasic-Baroni, Selçuk- Topuz değişiklikleri Fener'i iyice arkaya yasladı ve takım bunaldı.
Ama buna rağmen Sow ve Emre'nin olmadığı orta sahanın kötü olduğu her şeye rağmen en az rakip kadar pozisyon bulduğu bir maçı Fenerbahçe'nin kazanması "Kötü oynarken de kazanma" kontenjanındandı.
Bu takımın daha zor ve çok maçı var. Üç kulvardan lig hariç diğerlerinde başarılı olacak gibi görülüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor