Zaten kovacaksınız

En sonda söylenecek olanı en başta söyleyelim... Schuster'i kovun! Neden mi? O kadar çok var ki hangisinden başlayalım!
Takım içinde huzursuzluk olduğu kesin.
İdman dışında oyunculara asla taviz vermeyip, bir-iki kelime bile etmedi. Takım içinde rotasyon yapacağım diye koskoca Beşiktaş'ı oryantal bir takım haline getirdi. Bununla da kalmayıp, bir yığın futbolcuyu küstürdü.
İşte Fatih Tekke örneği. Sakat sakat alınmasına rağmen, rüştünü ispatlamış bir adamı iyileşmesine rağmen tek kalemde sildi.
Öyle bir silme ki bu, "Fatih'i oynatacağıma forvetsiz maça çıkarım" dedi... Diplomasız kondisyonere takımın her şeyini emanet etti. Sonrasında yaşanan sakatlıklar ise ortada...
Kadroya almayı bırak, idman da bile yüzüne bakmadığı bazı oyuncuları sıkışınca 'kurtarıcı' olarak oynatmaya başladı.
Rakip takımın maçlarını izlemeyip, başkalarına analiz yaptırdı. Üstelik oradan gelen raporlar doğrultusunda maçlara hazırlandı.

2010 model yıldızlar var!
Kendisine en iyi bilgiyi verecek olan Tayfur'u bir anda tribüne yolladı.
Bu saydıklarımla kalmayıp, bir de eleştiri alınca inanılmaz derecede medyaya salladı.
Etik değerlere önem veren bir ülkede, basın mensuplarına yaptığı terbiyesiz hareketi ise unutmak mümkün değil!
En son darbeyi ise Konyaspor maçından sonra vurdu. "Ben Türkiye'ye gelmeden önce burada 1960'ların futbolunun oynandığını bilmiyordum" dedi...
Peki bunu doğru kabul edelim ve şu soruyu soralım. Adama demezler mi kardeşim, "Sen 1960 model futbol diyorsun ama elinde 2010 model Q7, Guti ve Ernst var. Bu nasıl iş?"
Durum artık şudur ki huzursuzluk önce takım içinde başladı. Ardından gerçekleri görmeye başlayan taraftara sıçradı. Şimdi de yönetimde çatlak sesler çıkıyor. Evet, Schuster ciddi bir biçimde tartışılıyor. Göndermek çare mi bilmiyorum.
Ancak bildiğim şey Schuster'in bu kafa yapısı değişmediği sürece Beşiktaş'ın dertleri her geçen gün daha da büyüyecek. Sonuçta olacak ise belli. Yine milyonlar uçup gidecek.
Onun için, uzatmayın da bitsin bu işkence!