03 Nisan 2017 | Pazartesi

Gözünü seveyim Fabri

6 futbolcusu ile hücuma çıkan bir takım düşünün. Adı: Beşiktaş.
İlk yarı 41 dakika geçmek bilmezken, maçın geri kalan kısmı nasıl geçti anlayamadık. Maç izlerken terler mi insan? Ben ter içinde kalıyorum Beşiktaş'ı seyrederken. Herkes koşuyor takımda. Kenarda Şenol Güneş ve Tamer Tuna bile. Allah, Beşiktaş'ın maçlarını yönetecek hakemlere yardım etsin.
Her hakem Beşiktaş'ın hızına yetişemez, bırakın rakiplerini. Talisca gol atıyor Şenol Güneş onu öpüyor. Tolga, Fabri'nin yerine girerken, sevinmesi gerekirken üzülüyor, alnından öpüyor. Tam bir takım olmuş Beşiktaş. Bunda tek bir sebep var o da Şenol Güneş.
Düşünün Fernandao kolu kırılıyor bir- iki Fenerbahçeli oyuncu yanına giderken, Fabri gözünden sakatlanıyor bırakın arkadaşlarını, tribünler bile aşağıya inecekti. Büyük fark bu işte.
Oğuzhan Özyakup'u son zamanlarda hiç bu kadar etkili görmedim. Büyük takımın büyük topçusu gibiydi. Oğuzhan bu. Şaşırmadım da dün akşamki performansına.
Şaşırdığım her zaman kötü futbolu oldu.

Babel'in en iyi futbolu
Fabri'nin gözü ile kurtardığı top maçın kırılma anıydı. Gözünü kaybetme pahasına korkusuzca attı topun önüne kendisini.
Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu Beşiktaş'a. Kendine geldi takım. Tribünler Beşiktaş'ın gerçek ruhunu gördü.
Takım da bunu hisseti o an.
Quaresma acayip bir adam. Hata yapıyor sonra o hatasını ya golle ya da asistle telafi ediyor. Dün akşam da öyle yaptı.
Golden hemen önce topu aldı, aşırttı ve kaybetti. Sonra kazandı ve golü attırdı.
Quaresma garip bir futbolcu. Kendi cezasını da, ödülünü de kendisi veriyor.
Adriano da çok verimliydi. Koştu, kazandı, kazandırdı.
Barcelona'daki futbolundan daha fazlasını oynadı diyebilirim. Tosic, Serdar Gürler tarafından hezimete uğradı her defasında. Sürekli bakkala gitti durdu.
Marcelo'nun her ölü topta büyük bir istekle gol aramak için rakip defansın arasında beklemesi onun ne kadar büyük futbolcu olduğunu gösteriyor. Marcelo günümüz modern futbolunun çağdaş stoperlerinden biri.
Babel de geldiği günden bu yana en güzel oyunlarından birini hatta en iyi futbolunu sergiledi. Talisca, Quaresma karşısındaki ürkekliğini atmış ve kendine ayrı bir öz güven gelmiş. Ölü toplarda Quaresma yanındayken topu alıyor ve kafasına göre takılıyor.

'En'lerin takımı Beşiktaş
Şenol Güneş'in sürekli kenarda oyuncularını motive etmesi bir yana hakem ve hakemler üzerinde psikolojik olarak üstünlük kurması tribünleri de ayağa kaldırıyor.
Beşiktaş kendi stadında bu özelliği ile hiç bir zaman maç kaybetmez. Beşiktaş İnönü Stadı'nı özleyen var mı?
Açıkçası ben özlemedim. Bu stadı, bu atmosferi görünce hiç özlemedim.
Öyle bir yapı ki bu stat, eski yapıyı hiç aratmıyor. Hakemi, rakibi baskı altına alıyor.
Hakem düdük çalarken, rakip topa girerken titriyor Vodafone Arena'da.
Beşiktaş sezonun en çok galibiyet alan, en az yenilen, en çok atan ve en az yiyen takımı. Daha ne olsun. En'lerin takımı oldu Beşiktaş.
Tek bir eleştirim olacak. Ayağında çok fazla top tutuyor Beşiktaşlı futbolcular.
Guardiola'nın oyun felsefesidir; 'topu en fazla 1 buçuk saniye ayağında tutmazsan dünya futbolunda zirvede kendine yer bulamazsın' diyor dünyaca ünlü teknik adam.
Beşiktaş bu sorunu da çözerse sonrasını düşünemiyorum.
Gelsin 'güneşli günler'

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor