Kırılma noktası

İki yıl önce Şampiyonlar Ligi'ne selam verecek kadar başarılı sonuçlar alan Yiğidolar'ın bu tepetaklakdüşüşü, hepimizi şaşırtmış ve bütün ezberleri bozmuştu. Öyle ki bu sezon başı Süper Lig'de dokuzuncu hafta geride kaldığında spor kamuoyunda "Küme düşecek takımlar" dendiğinde ilk üçte Sivasspor'un ismi söyleniyordu.
Başarılı günlerin mimarı başkan Mecnun Odyakmaz ve yönetimi görevde olduğuna ve şehir şartları çok fazla değişmediğine göre, insanlar haklı olarak sportif kararlarda bir tutarsızlık vardı diye düşünüyor.
Sivas'ın Bülent Uygun'la yakaladığı ilk yıllarındaki istikrar ortamından sonra baş döndürücü seviyedeki futbolcu sirkülasyonu takımın belini kırarken, düşüşteki en büyük faktör de bu oldu.
Takımın kimyası bozuldu. Ne zamana kadar? "Küme düşer" denilen takımın başına kendi bağrından çıkmış, büyük tecrübeler kazanmış özevladı Rıza Çalımbay'ı
10. haftada Beşiktaş maçıyla birlikte takımın başına getirene kadar!
Sivas'ın "öz evladı" sezon başı hazırlık kampı geçirmemesine rağmen devre arasında 7-8 oyuncu takviye ederek hırslı ve savaşan bir takım oluşturdu.

Schuster olsaydı zordu!
Ancak Sivasspor, bugünkü Beşiktaş maçıyla adeta kırılma noktasına geldi. Bu karşılaşmayı kazanırlarsa yakalayacakları havayla ateş hattından uzaklaşırlar, yukarılara tırmanırlar. Aksi takdirde yeniden sıkıntı yaşarlar.
Beşiktaş için bu maç her açıdan zor. Sivas'ın üç puan arzusu karşısında Tayfur Havutçu'nun yükselme ve devam etme hırsı var. Beşiktaş'a açtığı yeni bir kapı var.
Ayrıca morali yerine gelmiş, kazanmanın tadını almış bir Beşiktaş var.
Formda Quaresma'yı Beşiktaş adına bir artı görüyorum. Sivas'a götürülmeyen son haftaların formsuz ismi Guti'yi sert geçeceği belli olan bu deplasman için büyük kayıp saymıyorum. İki takımın da ikişer cezalı oyuncusunda bile denklik olduğuna göre, şartlar daha çok beraberliği işaret ediyor.
Schuster olsa "Sivas bu maçı kesin kazanır" derdim. Ancak hırsını bildiğim, teknik adamlığına inandığımTayfur Havutçu'nun olduğu yerde Beşiktaş'ı galibiyete yakın taraf görüyorum.