20 Mayıs 2010 | Perşembe

Neden başarısız?

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yanında hukukçu asbaşkan Şekip Mosturoğlu ile birlikte, kaçan şampiyonluğun yeni hedeflerini kamuoyuna açıkladılar. Kendi hatalarından, yanlışların hiç bahsetmeyip, 'diğerlerini' başarılarını istememekle ve bu yönde birleşmekle eleştirdiler. Elbette haklıydılar. Ama onların görevi zaten bunlarla baş etmek. Bunlardan şikayet etmek değil ki... Dokuz branşın altısında şampiyon olduklarını, ikisinde final beklediklerini ifade edip, başarılı bir sezon geçirdiklerini vurguladılar. Yine elbette haklılar. Ama bu basın toplantısını neden yaptıklarını, neden TV kanallarının bu konuşmayı canlı yayınladığının hâlâ farkında değiller. Biz açıklayalım: "60 milyon euro'luk futbol takımları, 8 milyon euro'luk bir takıma karşı şampiyonluğu kaybetti." Hem ligde, hem kupada sonuna kadar gelmek başarıdır. Fenerbahçe'de bunun tam tersinin algılanmasının nedeni, "Bitime üç veya beş hafta kala neden şampiyonluğun ilan edilmediğidir." Bütçe, kadro kalitesi, stat büyüklüğü ve tecrübe açısından rakiplerinin çok önündeler. Bunu gururla da söylüyorlar. Özellikle de kongre zamanlarında. O zaman, bu büyük ivme neden sahada yok. Bunu açıklamıyorlar ki. Fenerbahçe'nin şampiyonluğa oynaması başarı değildir. Bu işin doğalıdır. Aksi için bir neden, mazeret yok. Şampiyonluk son maçta da kaçmamıştır. 34 haftayı bir maça fatura edemezsiniz. Fenerbahçe yönetimi, tüm bunları kulak arkası edip, 'geri kalanı' mazeret göstermemeliydi.

Temiz-lig
Komplocularımızın ağzını bıçak açmıyor. Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının çok haklı olduğu bir noktadalar. "Bursaspor'u şampiyon yapmazlar" diyenler yok ortada. Kaleci uzmanları sus-pus. 'Lig kirli' diyenler, Fenerbahçe şampiyonluğu kaçırdığı için seviniyor. Taraftarları da mutlu. Birlikte nasıl üçüncüdördüncü olduklarını unutmuş durumdalar. İsmini unuttum, bir Bursa yöneticisi şampiyonluğu yorumlarken yine lafı kaleci hatalarına getiriyor. Kendi maçlarında rakip kaleciler kedi yutmuş sanki. Ayıbın önde gidenini yapıyor. Hem kendi takımına, hem de rakibine. Alın terlerini lekeliyor. Ankaragücü'nün müthiş istihbaratçısı, savcının karşısında başını öne eğmiş, "Valla öyle dediler" diyor. Televizyonlarda gümbür gümbür esiyordu halbuki. Meğerse gürültü kirliliğiymiş. Ve ne yazık ki bütün bunları, eğer Fenerbahçe şampiyon olsaydı söylemeye devam edeceklerdi. Bursaspor bir ilki gerçekleştirdi. Türkiye'de devrim yaratacak bir başarıyı imzaladı. Bu onurun önemli bir parçası da Mahmut Güvener federasyonudur.
Hatalar içinden adaleti bulmayı başardılar. Kimsenin arkasında veya önünde değil, herkesin yanında durdular. 2003'te Gençlerbirliği'ni üç maçta bitirmişlerdi. O maçlar, hakemlerin kartları, kararları hâlâ gözümüzün önünde. Eğer bugün Bursaspor bu meydan okumayı gerçekleştirdiyse, Futbol Federasyonu'nun dik duruşundan, eğilip bükülmemesindendir.


Tek suçlu Rüştü (!)
Aziz başkanın Fenerbahçe'de dört şampiyonluğu var. Rüştü'nün de...
Ve bu başkan, eski kalecisini rakip oyuncuları, Fenerbahçe'ye karşı hırslandırmakla itham etti. Olay doğrudur, değildir. Hiç önemli değil. Ama Rüştü Reçber üstünden, Fenerbahçe camiasının tepkisine yatay geçiş yaptırmıştır. Bir efsaneyi, eski oyuncusunu, eski takım kaptanını, şampiyonluk kupasını birlikte kaldırdığı lider oyuncusunu, belki de bugün hâlâ başkan olmasının nedenlerinden birini Fenerbahçe taraftarının önüne attı. Meseleyi iki örnekle sonlandıralım:
Rüştü'nün konuştuğu oyuncular hırslandı, özveriyle oynadı, Fenerbahçe'den puanı kaptı. Aziz başkanın konuştuğu Fenerbahçeli oyuncular neden bunu yapmayı başaramadı? Bu iş bu kadar basit değil demek ki. Basitlik, aklanma adına yapılanlar...




Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor