17 Aralık 2010 | Cuma

Hangi Kocaman?

Ankaragücü yenilgisi futboldan anlayan, biraz da Fenerbahçe'yi takip eden "gerçekçi" olmayı başaranlar için sürpriz olmadı.
Aykut Kocaman'ın demeci ilginç;"İlk yarı iyi oynadık" dedi. Yanılıyor. Fenerbahçe'de ilk yarı iyi olan tek şey Gökhan Gönül'dü.
Takımın diğer kalanları sadece görüntü verdiler. Bir oyuncunun skoru zorlamak adına gösterdiği, neredeyse insanüstü performansı tüm takıma mal etti Kocaman.
Gaziantep deplasmanından beri bu takım ikinci yarılara afyon yutmuş gibi çıkıyor.
Öne oynayan, kaleye çabuk giden, tempolu takım hedefinden uzaklamıştı. Aykut hocadan her maç buna müdahale etmesini bekledik. Dördüncü maçı da kaybetti, yine hamle yapmadan. Anlaşılır gibi değil bu durum. Bugün kulüp, gazetelerde çıkan haberler üzerine Aykut Kocaman'ı savunmak zorunda hissediyor kendini. "Önemli değer" nitelendirmesi ile açıklama yaptılar. Ben de aynı fikirdeyim.
Fenerbahçe'yi geçen senelerde uçuruma iten nedenleri tespit edip onaracak değerdir Kocaman. Ama sezon başında bu fikre kararlı şekilde sarılan Kocaman yapabilir bunu.
Son bir ayın tabelacı, "kazanmak iyidir" diyen, skorun arkasında saklanmayı başarı sayan Kocaman değil.
İzlesin son beş maçı ve sonra sorsun kendisine "Benim Christoph Daum'dan ne farkım var. Onun takımı da böyle oynuyordu, benimki de" diye.
Bu gidişi değiştirecek cesareti yoksa kalbinde, kararlı prensipleri, birkaç yorum veya istek ile güne uyacaksa, hepimize geçmiş olsun. Aykut hoca da kalabalığın bir parçası olmuştur ve Fenerbahçe yine Alex'in paşa gönlü istediğinde iyi olacak, sonrasında herkes yine Alex'i tartıştıracaktır.

* * *
SEZONUN HAKEMLERİ
İlk yarı bitiyor. İki hakem müthiş ilerleme gösterdi. Süleyman Abay ve Abdullah Yılmaz. Yönettikleri maçlarda en zor kararları ile doğru süzmeyi başarabilen hakemler oldular. Kuddusi Müftüoğlu bu sezon Trabzon- Bursa Süper Kupa maçıyla başladığı kötü yönetimlerine, istisnasız devam etti. Fırat Aydınus eskiden hiç olmazsa yerinde sayıyordu, şimdi geriye gidiyor. Bünyamin Gezer otoritesiyle takdir topluyor ama özellikle ikili mücadele yorumlarında bir felaket. Bülent Yıldırım'ı sadece Avrupa maçlarındaki gözlemcileri beğeniyor olabilir. Daha Süper Lig'e yansıyan bir performansı olamadı. Deniz Çoban ve İlker Meral gibi iki umut vadeden hakeme bir türlü iddialı maç verilmedi. Futbolumuzun kötülüğü ve patenajı ortada. Maalesef hakemlerimiz de bu istikrarın içinde,"marka değeri" örtüsünün altına
saklanıp, koruma altında gelişmiyorlar.

* * *
Şenol hoca büyük hoca
Şenol Güneş müthiş bir başarının etrafında dolaşıyor. Devre arasında göreve geldi. Şu anda iki kupası var. Ama başarısı bunlar değil, kulübü yönetmesi, transferleri yönlendirmesi ve Trabzon gibi zor bir şehirde doğru iletişimi kurup, herkesi takımın arkasına almasıdır. Geçen sene de iyi oynuyordu Trabzonspor. Gol atamıyorlardı. Hiç çekinmeden ofansif dört oyuncuyu takımda tuttu. Umut, Burak, Engin, Jaja, Yattara. Alanzinho ve hatta Colman'dan dördünü hep takımda tuttu. Bu oyunculara defans yaptırtmayı, hiç olmazsa, topu kaptırdıklarında baskı yapmalarını sağladı. Hızlı bir tandemi olmamasına rağmen, onları önde oynatarak mesafeleri kısalttı. Çok kaçıran oyuncularının, atması için çok pozisyona girmeleri gerekiyordu. O da temposu ile bunu sağladı. Eskiden YattaraTrabzonspor'u temsil ederdi. Onu oynatmayan, oyundan alan hocanın hiç şansı yoktu. Bugün kulübenin neredeyse tamamı takımın bir parçası. Kimsenin Yattara'yı umursadığı yok. Artık o kendini daha değerli göstermek zorunda. Trabzonspor'un bu ivmesi tesadüf değil, doğru bir planlama, bunu ısrarla sürdüren bir teknik adam ve o hocaya destek veren yönetim eseridir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor