01 Kasım 2012 | Perşembe

Neden Aykut Kocaman?

O gitsin, bu gelsin" demek işin en kolayı. Eleştiri yaparken asıp kesmek kadar basiti de yok. Ama bir olay için "olmamış" diyorsanız, nasıl olacağını da söylemek zorundasınız.
Aykut Kocaman'ı yaftalamaya çalışan "çapsızların" da en büyük eksiği budur. Maç bittikten sonra kesilen ahkamlar içinde yanlış bulduklarını söylerler ama doğrunun nasıl olacağını anlatmazlar. Çünkü fikirleri yoktur. Aykut Kocaman çok önemli bir futbol adamı. Neden?

Hep bu oyunun peşindeydi
O daha ilk teknik direktörlük yıllarında pas futbolunu ortaya koydu ve yönettiği tüm takımlara bunu oynatmaya çalıştı. O dönemlerin, 2000'lerin başına gidin, Ersun hoca ile Fatih Terim ekolü vardır. İleriye uzun top, döneni kovala, presle topu kazan ve kaleye git. Herkes de bunun peşine düştü, Aykut hoca hariç.
Bugün Barcelona'yı konuşuyoruz; pas oyununu. Aykut hoca 10 yıl önce peşindeydi bunun, tüm Türkiye yeni öğrendi. Total futbolun peşine düştüğü için ayrıcalık isteyen oyuncularla arası iyi olmadı. Sadece tabelayı hedefleyen bir teknik adam olsaydı, tam tersini yapar, Daum gibi ne kadar yabancı varsa kötü de formsuz da olsalar oynatırdı. Ortaya çıkıp "teknik direktör takımı" kavramını söyledi.
Taraftara, medyaya ve her şeyden önce yönetimlere meydan okudu.
Bir şeyler kazanmaya değil, bir şeyler yapmaya gelen teknik direktör oldu. Bu nedenle her fırsatta ayrılıp gitmesinin problem olmadığını vurguladı. Kazanacağı parayı değil, kazandıracaklarının endişesini taşıdı.
1500 metresi deparlı olmak üzere 120 kilometre ortalama koşu mesafesi istedi. İstikrarlı oyunun mücadele ile kazanacağına inandı. Yetenekli oyuncuların bu sistemde daha da parlayacağını düşündü ve bundan vazgeçmedi. Elbette eleştirilecek yönleri var. Takım seçimi, oyuncu değişiklikleri, taktiksel statüko.
Böyle bir kadro kurmaması kendi hatası, onu yönlendirecek vizyonun yaratılmaması yönetimin yanlışıdır.
Gelişmenin önünde durmayan ve hatada ısrarcı olmayan yapısı ile farklılığı yaratacak olan yine Aykut Kocaman'dır.

YENİ DÜŞMAN!
İki hafta önce yazdım. Divan Kurulu toplantısında Aziz Yıldırım'ın yeni bir düşman yaratmak zorunda olduğunu, bunun da büyük ihtimalle medya olacağını iddia ettim.
O gün katılmadı toplantıya ama kulüp dergisine yazdığı yazıda medyayı eleştirdi, hedefe koydu yine.
Klasik yöntem artık sonuç vermiyor. Sıkıntılı durumları, camiasına farklı hedefler göstererek ortadan kaldırmayı bugüne kadar başardılar. "Bunları konuşmanın zamanı değil" diyerek birçok konunun üstü örtülüyordu.
Şimdi bakıyorum, yankı bulmuyor bu yorumlar. Yeni düşman yok ortada. Bugün en ağır eleştirileri yapanlar medya değil, Fenerbahçe taraftarları. Sahadaki takım yerine giden oyuncuya tezahürat yapan, hocasının istifasını isteyen F.Bahçeli.
O zaman kim yeni düşman!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor