02 Ocak 2014 | Perşembe

Fenerbahçe'nin ışığında

Süper Lig'in tüm istatistiklerinde birinci sırayı alan takım olmak, 41 puanı ve 8 puanlık farkı açıklamaya yeter aslında. Ama her şey bir tarafa iki Türk hocasıyla,Türk futboluna yeni bir pencere açıyor ve yol gösteriyor Fenerbahçe… Aykut Kocaman ile "antrenör takımı" ve "koşu mesafesi" kavramı ile tanıştı futbol kamuoyu. Oyuncu performansı üstünden yürümeye alışmış, kolaylığı seçmiş bir zümrenin, "çalışmak" üstüne kafa yorması zaman aldı. Aykut hoca, hepimize bunu hem öğretti, hem ispat etti. Saha başarılarını bir soyunma odası konuşmasına indirgemeyi yeğleyen değerlendirme grubu, bu kez yürümeyi öğrendi. Evet; sahada koşmak, hem de çok koşmak, aynı zamanda da hızlı koşmak gerekiyordu. Aykut Kocaman, "Eğer büyümek istiyorsak, Avrupa ile baş etmek istiyorsak, bir istikrar yakalamanın peşindeysek koşmak zorundayız" diyerek oyuncularını da ikna etti, yakaladığı performansla bir çalımın hayranlığını taraftarlığa indirgeyenleri de. Kocaman, "Ben sana kimlerden bahsediyorum, para var diyorum; sen gidip hâlâ Holmen'i alıyorsun" diyen başkanına anlatamadı bir tek bunları. "Sıkıldım" diyerek odayı terk etti ama aynı başkan, bu geleneği en iyi yürütecek hocayı seçmeyi başardı; Ersun Yanal… Yanal, ilk yarıyı değerlendiren konuşmasında, vizyonu geliştiren fikirlerini ve sonuçlarını da anlattı. Tümer Metin, yıldız istisnası konusunda taviz istedi ama alamadı. Ersun Yanal, "Yetenekli oyunculara elbette inanıyoruz ama koşacaklar" diyerek keskin konuştu. Moussa Sow'un gelişimini anlattı. Kilo vermesini, sahadaki çalışkanlığını ve fedakarlığını artırmasını örnekledi. Alex, Kocaman bunu istediğinde kabul etmemişti değişimi. Moussa ise ikna oldu ve çalıştı… Eğer gelişmek ve daha iyi olmak gerekiyorsa, yeteneğinizi kuvvet ve dayanıklılık ile donatmak zorundasınız. Yapmazsanız sadece "yetenekli" olarak anılırsınız, iyi futbolcu olarak da kalırsınız. Asla, büyük oyuncu olamazsınız. İki Türk teknik adamla, benzer prensiplerle elde edilen bu performanslar, ligin diğer ekiplerini yönetenleri de rahatlatacak. Oyuncularına örnek gösterebilecekleri bir deneyim var çünkü. Taraftar ve yöneticiler de daha sabırlı olmayı ve emeği değerlendirmeyi bilecekler. Hatta biliyorlar sanki… Hiç "10 numara arayan" takım duydunuz mu? Transfer mevsiminin göbeğindeyiz ama reçetede "kurtarıcı" yazmıyor.

YANAL'IN TAKIMI!
Ersun Yanal ile anlaşma sağlandığında, Aykut Kocaman'ın transferleri yapılmıştı zaten. Sadece Emenike alındı sonrasında. Yani; Alper Potuk dahil, hiçbir oyuncu Yanal'ın önerisi değildi. Yanal, kendi kurmadığı bir takımın başına geçti ama kendi futbolunu oynattırmak için büyük savaş verdi. Eski bir talebesi, Yanal'ın oyuncularla problemler yaşayabileceğini, çünkü çok sert ve ağır antrenmanlar yaptırdığını söyledi bana. Daha önce Ersun hoca takımın yıldızıydı, Fenerbahçe'de ise yıldızların hocası durumundaydı. Alex krizinin teknik direktör lehine sonuçlanması, Yanal'ın işini de kolaylaştırdı elbette. Geniş kadrosu nedeniyle de kaprislere taviz vermek zorunda da kalmadı. Moussa Sow'u tribüne gönderdi, elindeki alternatif Emenike'ydi. Eğer bu şansı olmasaydı, bu keskinliği de biraz zor olurdu. Bugün yeterince iyi olamadıklarını söylüyor samimiyetle. O da, Kocaman gibi Kızıldeniz'i yarıyor çünkü. Oyuncu grubunu belli bir noktaya getirdi ve sisteme çalışmaya ikna etti. Şimdi bir ay boyunca eksikleri kapatmak için uğraşacaklar. Şubat'la birlikte "daha iyiyi" göreceğiz.

İKİ MAÇ YETMEZ
Fenerbahçe lige girerken de az hazırlık maçı yaptı. Devre arasında da planlanan iki maç. Şans bulamayan oyuncuların kendilerini göstermeleri, taktik eksikliklerin giderilipgiderilmediğinin analiz edilmesi için iki hazırlık maçını nasıl yeterli buldular, anlamadım. Üç hafta sürecek bir periyotta, tekrar ritim kazanmak için daha çok maç yapması gerekirdi. Takımın gücünde bir eksiklik yoksa, Ersun hocanın programı bir kez daha gözden geçirmesini tavsiye ederiz.

70 PUAN ŞAMPiYONLUK
Geçen sene Galatasaray 71 puanla şampiyon oldu. İki sezondur baraj buralarda. Aynı değerlendirme ile bu sezonun falına bakarsak, Fenerbahçe'nin ipi göğüsleyeceğini söylememiz yanlış olmaz. Çünkü; G.Saray'ın 70'e ulaşması için ikinci yarıda en fazla 14 puan kaybetmesi gerekiyor. İlk yarıda 18 puanı rakiplerine bıraktı. F.Bahçe ise 10 puan kaybetti. 70'e ulaşması için elinde 22 puan kayıp hakkı daha var. İlk yarıdaki maçlarına ve rakiplerine baktığımızda Fenerbahçe'den bu puanları alacak rakip yok. Ehhh… Hayırlı olsun o zaman…

AYDINLAR VAZGEÇTi
Mehmet Ali Aydınlar, süreç devam ederken, alınan kararların yanlışlığına işaret ederek, "Kulübü uçuruma sürüklüyorlar. Eğer UEFA'dan ceza çıkarsa, bunun tazminini sorumlularından talep edeceğim" demişti. Bu konuda bir hukuk firmasına da talimat verdi ve ciddi bir hazırlık yaptırdı. Ama kongreyle birlikte, davadan da vazgeçtiğini öğrendik. 74'e 26 gibi bir oranla Aziz Yıldırım'ın seçimi kazanmasını, Aydınlar'ın, "Kongre üyeleri bu kararları onaylıyorsa, Fenerbahçe'nin hakkını aramak bana düşmez" sözleriyle yorumladığı belirtiliyor. 100 milyon euro'luk kayıp, faturasız kaldı anlayacağınız…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor