14 Eylül 2017 | Perşembe

Acı yoksa zafer de yok

Fenerbahçe'nin dört haftalık performansını, sezon sonuna yorumlamak, gerçekten veya nedenlerden uzaklaşmak anlamında.
Gelişimi – değişimi görmeye çalışmak yerine, aidiyetten uzaklaşan ciddi bir taraftar kitlesi oluştu.
Hep şunu savundum; taraftar sahada kendi kalbini taşıyan oyuncular istiyor.
Ciddi şekilde yanıldım sanıyorum.
Kerim Frei 93. dakikada golü attığında, maçı 2-0'dan 2-2'ye getirmek için uğraşan oyuncuların yere yıkıldığını gören bir Fenerbahçe taraftarı, içindeki yangının paylaşıldığına şahit olmalıydı.
Jansen'in 82'de yaptığı kafa vuruşu gol olsaydı, her şey çok güzel olacaktı onlar için de. Takım iyi yoldaydı, Aykut Kocaman geri dönmüştü… Tabela üstünden Fenerbahçelilik yapmak istiyorlar. Tıpkı kulübü yönetenler gibi.
Bu yüzden kulübün neleri temsil ettiğini veya İslam Çupi'nin yazdığı "Başka şey"i artık hissedemiyorlar.

Nereden bakmalı
Aykut Kocaman'ın nasıl bir Fenerbahçeli olduğunu, Aziz Yıldırım ile bir kez daha çalışmayı kabul etmesinden anlamalılar.
Kötü yönetilen ve finansal olarak çıkmaza giren kulübe UEFA "el" koymasaydı, bilin ki Aykut hoca geri çağrılmazdı.
O, sistem ve prensiplere inanıyor ve teknik direktör takımıyla zorlukları aşmak istiyor.
Elbette eleştirelecektir. En önemlisi de benden gelsin; "Şampiyon olacağız" demeyecekti.
Çünkü transferlerin bitmemişti, zamana ihtiyacı vardı, çok kötü bir fikstürü vardı ve bugünkü sonuçların aslında sürpriz olmayacağının farkına varmalıydı. Şampiyonluktan bahsediyorsanız, Başakşehir veya Beşiktaş kadar etkili ve organize oynamak zorundasınız.
Bu farkı görenler ve aynı performansın sahada olmadığına inanların, tepkisi de sert olacaktır; kaçınılmaz… Ama bu dört maçta veya sekiz resmi karşılaşmadaki tüm veriler, Fenerbahçe'nin takım olarak özellikle geçen iki sezonu geride bıraktığını, koşu kalitesine ulaştığını, topu geri kazanma süresini 9,5 saniyeye indirdiğini de bilmeliler.
"Sonuç" diyenler tarafındaysanız, bu gidişin aslında "daha iyiye" dolayısı ile seri galibiyetlere "gebe" olduğunu anlamalılar.

Savunmacı Kocaman
Aykut Kocaman üstüne yapışan "savunmacı" ön yargısının yükünü taşıyor. İki örnek verelim.
Hücum hocası Ersun Yanal'ın Trabzonspor'u geçen sene 39 gol attı.
Kupayı da kazanan Aykut Kocaman'ın Konyaspor'u ise 40.
Tabelacılar, 103 gollü şampiyonluktan sonra en fazla golün kimin teknik direktörlüğünde atıldığına da baksınlar.
Meşhur Zico da değil, her sıkıştığında sahaya forvet atan Daum da…

Mesaj verilmeli
Aziz Yıldırım'ın "Mayıs'ta bitireceğiz" dediği transfer beş ay sonra nihayete erdi. Söylenenler ile yapılanlar arasındaki fark yüzünden taraftarın ciddi bir protesto hazırlığı, attığı "istifa" tişörtleri ile maça gelmeye niyetlendiklerini duyuyoruz.
Eğer Aziz Başkan kendi üstünden takıma binen bu yükü kaldırmak istiyorsa Mayıs kongresi ile ilgili açıklamasını yapmalı, hatta Ali Koç ile birlikte taraftarına hitap etmeli. Neydi, maraton tribününün değişmez sloganı;
"No pain, no gain" (Acı yoksa, zafer de yok.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor