11 Temmuz 2018 | Çarşamba

Cocu mesajları

Fenerbahçe'nin yeni teknik adamı önce kulübün televizyonuna bir röportaj verdi. İki-üç gün sonrasında da ilk hazırlık maçı oynandı.
"Değişim" için gelen bir profesyonelin bize neler vaat edeceğini merak ettiğimiz için, ikisinde de çok dikkatli olmaya çalıştım.
Basın toplantısı düz ve satır başsızdı.
Klasik cümleler, "mücadele edeceğiz" tekrarlamaları, hiç detay barındırmayan yönlendirmeler. Önemsediği ne var veya neleri farklılaştırmak istiyor diye yazılı metinleri de okudum.
Yine bir detay yoktu.
"Ne arıyordun?" diye sorarsanız, mesela koşu mesafelerine vurgu yapabilir, "Ortalamamızı 110 kilometreye getirmeliyiz" diyebilirdi.
Anlardık ki; öncelikli bir hedefi var ve oyuncularından bunu isteyecek.
Ya da geçen sezonun teknik detayları üzerinde durup, "Ceza sahası dışından atılan şut ve gol sayısı yeterli değil. Bu konuda çalışmalıyız" fikrinde de olabilirdi.
Belki de bunları biliyor ve uğraşıyor.
Ancak bize verdiği mesajlar içinde yapmak istediklerini, bir takımın başına gelen herhangi bir teknik adamdan daha farklı ifade etmedi.

İLK MAÇ, DOĞRU DURUŞ
İstanbulspor maçında ise takımın alışkın olduğu sistem veya görevlendirmeden uzaklaşmadan takımını sahaya çıkarması, ayakları yere basan ve macerayı zamana yayan bakış açışına sahip olduğunu gösterdi.
Herkes 4-3-3 dizilişi beklerken, 4-2-3-1 ile aynı sistemin farklı versiyonuna devam etti. Bütün oyuncularını denemek, görmek istedi.
Belli ki bazı oyuncular, özellikle de Eljif için bilgilendirilmiş. Genç oyuncuya da bunu hissettirdi, takıma da.
"Benim sistemim budur?" inadı vardır birçok teknik adamda. Cocu, öncelikle oyuncu grubuyla, kendi düzeninin oynanıp oynanmayacağını anlamaya çalışıyor.
Geçen sezon ikinci olan ve müthiş bir 23 hafta geçiren takımın dengesini bozmadan, ufak dokunuşların hesabını yapacaktır. İstanbulspor maçında oyunu önemseyen, topu ileriye daha kaliteli taşıyanları oynatmak istemesi çok doğal. Daha sert bir rakip geldiğinde, iki maç arasındaki analizi de muhakkak yapacaktır.

ÖDEME(ME)LER
Yeni yönetim önce futbolcuların ocak ayından beri biriken alacaklarını ödedi; 18 milyon euro (yaklaşık 90 milyon lira)... Ardından Kayışdağı arazisinin alımı için kullanılan 70 milyon liralık kredinin 90 günlük taksitinin de ödenmediği, bankanın harekete geçmesiyle açığa çıktı.
Bu paraları da ödedi yeni yönetim.
Hesap-kitapların içine girilince neredeyse tüm malvarlıklarının kredi alımı için teminat gösterildiği, geleceğe dönük alacakların kırdırılıp harcandığı da ortaya çıktı.
Aziz Yıldırım, "Bankalara 400 milyon euro borç var" diyordu, konsolide bütçe ile bu rakam 550 milyon euro'ya çıktı.
Bu facia duruma rağmen Aziz Yıldırım neden bir daha başkanlığa aday oldu, doğrusu anlamak mümkün değil.
Ali Koç'un daha bir ayda cebinden 50 milyon euro'dan fazlasını kasaya koyduğu gerçeği önümüzdeyken, Aziz Yıldırım seçilse neler olacağını düşünün.
Kombine alarak veya Fenerium alışverişleri ile kulübüne destek olan bu taraftarlar, Ali Koç ile birlikte bir sinerji yarattılar ve darboğazdan çıkmaya çalışıyorlar.
Bu nedenle beklentilerini minimumda tutarak, önceliği kulübün kurtulması ve ayağa kalkmasına vererek maçlara gitsinler, heyecanlarını bilesinler.
Yönetimlerinin, futbolcularının ve kulüplerinin elinden tutup, yukarıya çekmeliler. Çünkü devir; "Ben küstüm, oynamıyorum" devri değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor