Yol olmak

Ertuğrul Sağlam bir duvarı zorluyor aslında.
Zorlu bir cümle değil mi? Bir duvarın yıkılmaması için zorluyor aslında. Zorla mı yapıyor bunu? Hayır. Üzerindeki "sakinlik" elbisesiyle ve hayatın raconuna uyarak. G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş; Schuster, Rijkaard ve Kocaman derken ve baştaki sıkıntıların vebali altında bırakıyorlar onu. İlk maçlardaki tutarsızlıkları dolayısıyla Bursaspor'dan onların yapamadıklarını istiyoruz. Bir an önce şampiyon olsun hatta… Yetmez Avrupa'da rakibine üç yazılsın, beş atsın istiyoruz. Ertuğrul Sağlam hâlâ paniklemiyor ama o mütevazı kadronun küllerinden doğurduğu futbolcuların hep en üst düzey verimini hedefleyen bir antrenman ve müsabaka programının yakin takipçisi-gözlemcisi olarak devam ediyor teknik adamlığına. Teknik adamlığın başka türlü bir adamlık giysisine ihtiyaç duymadan taşınabilir bir giysi olduğunu bütün insanlık pazarında göstererek yapıyor bunu.

Anadolu'dan öğrenmek
Onun daha öğrenecek çok şeyi vardı ama bizim ondan öğrenecek daha çok şeyimiz var. Anadolu bir başka yerdir. Daha önce Anadolu'nun sevme biçiminden söz etmiştim. İlk görüşmemizde Ertuğrul Sağlam da aynı vurguyu yaptı: "Herkes şimdi daha bir başka bakıyor Bursaspor'a. Sırtında yeşil-beyazlı forma var herkesin. Her yer bayraklarla donandı. Buraya geldik ama burada kalmak daha önemli!"
Öğreneceği ne varsa elinin tersiyle bir kenara itti Sağlam. Ve şöyle dedi: "İlle de bir yere varılmak için çıkılmaz yola/yol bir olma biçimidir!"