Rüzgara karşı
Bir deyim var: 'Fakirin bir kere ters gitmesin işi/muhallebi yerken kırılırmış azı dişi!' Galatasaray'ın durumları biraz buna benzedi. Ne İsa'ya ne Musa'ya yaranabiliyor.
Mekan oynatsa bir türlü oynatmasa bir türlü.
Rüzgar önünde olsa bir türlü olmasa bir türlü...
Olmuyor, yine olmuyor...
Olimpiyat Stadyumu -malumunuz- yel üfürse su götürse diye yapılmış.
Top sürseniz bir başka sıkıntı, topa bassanız başka...
E bunun için aynı derdi Belediyeciler yaşamıyor mu?
Onlar alışmışlar değil mi? ''Yağmurlarda çamurlarda!" hiçbir şeye aldırmadan; ''Geride çok adam, ileride hızlı sürücü ve son vuruşçu!' taktiğine.
Çıldırasıya ve inadına uyguluyorlar bu oyun sistemini.
Sonuç: Galatasaray için hezimet.
Belediyeciler için ''yine dediğimiz çıktı rahatlığı!''...
Belediyecilere hizmet
Her şey hazırdı İstanbul Şehremanetçileri için...
Rüzgar, Galatasaray'ın boş alan bırakması, sarı-kırmızılı oyuncuların çok top kaybetmesi....
Ve yıllardır bulamadıkları penaltıyı bu maçta yakalamaları..
Bunlara Hasan Şaş'ın bir televizyon programında söylediklerini de eklemek istiyorum... 'Belediyeciler kadar insanı sinirden bıktıran bir taktik anlayış olamaz!' Gerçi bu maçta bundan daha fazlasını yaptı turuncu-mavililer...
Şimdiye kadar yenemedikleri G.Saray'ı da devirdikleri büyükler kervanına eklediler.
G alatasaray mı? "Rüzgar söylüyor o yerlerde artık şarkımızı!" tadında Suzinak bir beste şimdi... ''Elde Var Hüzün!'' tadında bir şiir dizesi hem de boş tribünlerde inleyen...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.