21 Eylül 2010 | Salı

Korkakları asla!

Pazar gecesi, eski yanlışlarını terk etmeye gönüllü, yeni bir zaman yolcusu bekliyordum.
Ama baktım ki... Fenerbahçe hâlâ ayağa kalkamamış.
Kabuğuna alışmış yara gibi...

***
Fenerbahçe'nin kadrosuna baktığınız zaman, bütün sorunun, takımı yönlendiren teknik kadroda olduğunu görmememiz imkansız. Beşiktaş beraberliği, Aykut Kocaman için büyük olabilir ama. Fenerbahçe için küçük bir adım.
Her hafta kayıplar da artıyor, yanlışlar da.
Düşünüyorum da... Fenerbahçe'yle oynayan bir adam, Fenerbahçe'yi nasıl oynatabilir? "İyi yoldasın" diye onu dolduran savunma avukatlarını biliyoruz da...
Maçtan sonra konuşma balonlarının içini kim dolduruyor acaba?

***
Aykut Kocaman'ın, yine oyundan aldığı Alex üzerinden devrim safsatasına gelince...
Yarından sonra, her Fenerbahçe taraftarının tasarrufunda saklı.
İsyan etme hakkı.

***
Mamadou Niang...
Sahadaki varlığıyla, bir yanı kaç zamandır Fenerbahçe'de aşina olduğumuz yaranın merhemi gibi duruyor.
Diğer yanı; Güiza'nın kopya vuruşlarının sahibi gibi.
Biraz dikkatli ve becerikli olsa, gecenin tarihine adını yazdırabilirdi.
Rakibi düğümlemekle, kendine düğüm atmak arasında bir tercih yapacak elbet. İstiyorsa yapmasın!!!

***
Beşiktaş'a gelince...
Sahada bu sezon hedeflerini yüksek tutan bir takım var. Fenerbahçe karşısında, ilk yarının sonlarında işi bitecekmiş gibi bir hava esti. Ama bir Kartal'ın, yuvası yükseklerde diye, işini hafife aldığı görülmüş değildir. İkinci yarıdaki Beşiktaş, çarpışarak alınmış bir beraberliğin sahibi oldu.
Benim merak ettiğim, Nihat Kahveci geçen yıldan beri, sahada karikatür sergisi açıyor.
Ama hala forma bulabiliyor.
Bu ayrıcalığın sırrı nedir acaba?

***
Pazar günkü hikayede 3 adam vardı.
Birinci sırada Ernst...
Direncin ve sadeliğin simgesi. İkinci sırada Quaresma...
Ve Guti... Şükrü Saracoğlu'nda özel bir Guti vardı.
Onun maçlara simokinle çıktığını varsayanlar, üzerindeki işçi tulumuna imrenerek baktılar.
Onun kalbi ayaklarında atıyor.
Gözleriyle pozisyonun resmini çiziyor önce.
Sonra bir mühendislik harikası. Üstelik futbolcu terbiyesi de caba.
Bu sezon Beşiktaş'ın özel olmasını gerektiren sadece Quaresma değil. Guti'nin ikinci hayatı yeni başladı.

***
Galatasaray tek gollü galibiyetler serisine bağlandı.
İyi futbol, "beni görmedin, tanımadın.
Tamam mı?"
diyor. Rijkaard da "tamam" diyor.
Önemli olan 3 puan kazanmanın saygınlığıysa sorun yok.
Kötü oynarken kazanmak, kötü bir şey değil.
Hele iyi oynarken kazanacağının garantisi yokken.

***
"Türk hakemliği iyi yolda" diyorlar ya... Fenerbahçe-Beşiktaş maçının ilk yarısındaki Cüneyt Çakır'ı gördükten sonra, gelin de eleştirmeyin.
Neredeyse bütün futbolcular, hakemi elleriyle ve dilleriyle dövdüler.
Kartlar cepte kaldı. Hata yapan hakemi bağışlayabilirsiniz ama korkağı asla. Çünkü, futboldaki zorbalığı körükleyen de korkaklıktır.
Futbolcu cehaletini cesaretlendiren de...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor