19 Kasım 2010 | Cuma

Abdullah Avcı

Bu ülke garip bir ülke.
Kime neyi anlatacaksın.
Abdullah Avcı'nın sihrini mi?
Futbol bilgisini mi?
Adamlığını mı?
Mücadele ruhunu iliklerine kadar sahanın ortasına koyan bir futbol takımı yarattığını mı?
Futbolun imecesini, ligin bütün takımlarına örnek olarak gösterdiğini mi?

***

Burası gücü elinde tutan karanlık adamlar ülkesi.
Kime neyi anlatacaksın?
Kalitenin sessiz duruşunu mu?
Seyircisiz bir futbol takımının, kör ışıklar arenasında ayakta kalmasının sebeplerini mi?
Her şeyin para değil, yürek ve emek olduğunu mu? Abdullah Avcı için imkansız diye bir şeyin olmadığını mı?
***

Burası, şeytanın şeytanı emzirdiği medyatik çeteler ülkesi.
Kime neyi anlatacaksın?
Kulağa hoş gelen hayallerin züppelerine karşılık, Abdullah Avcı'nın gerçeklerin en yürekli temsilcilerinden olduğunu mu?
Sırları açığa çıkanlara karşılık, Abdullah Avcı'nın teknik direktörlük dersi verdiğini mi?
Hâlâ kendi değerlerinden ödün vermediğini mi?
Burası, şişirdiği balonlarıyla gurur duyanların ülkesi.
Kime neyi anlatacaksın? Abdullah Avcı'nın futbol şantiyesinde işçibaşı olduğunu mu?
Büyük takımların başındaki ağalar gibi, başı sıkışınca "transfer de transfer" diye sızlanmadığını mı?
Kadrosundaki emek işçiliğini harekete geçiren gücün, sevgi ve bilgiye dayalı takım oyunu olduğunu mu?
Elindeki bireysel beceri tartısında, İbrahim Akın'dan başkasının olmadığını mı?
***

Burası çıplak başkanlar ülkesi.
Kime neyi anlatacaksın?
Başkanların soyunma odasına girmesine izin vermeyi adamlık sayanların aksine, Abdullah Avcı gibilerini takımın başında tutmanın, gerçek yatırım olduğunu mu?
Tüketmenin değil, üretmenin hedefine soyunan Abdullah Avcı gibilerinin, aslında ders kitabı olarak okutulması gerektiğini mi?
***

Ben yine de anlatmış olayım.
Çünkü bir yazarın en büyük güvencesi...
Okurlarının yüreğine ve
zekasına olan güvenidir.

* * *
Devam et başkan
Galatasaray tribünlerindeki tepkilerden başkanlık koltuğu utandı.
Dağlar ezildi.
Ama Adnan Polat üzerine alınmadı pek.
Başdanışmanları medya turuna çıktı, rüzgarı tersine estirmek için.
Dramatik söylemlere soyundu.
Bunlar alıştırma turları. "Kovsanız da gitmem" diyen duruşun ta kendisi!
Bunlar üç büyüklerde birbirine yakışan başkanlığın ibret verici görüntüleri. "Biz istediğimizi harcarız, bizi kimse harcayamaz!" HHH Merak etmeyin, bayram ertesinde, birilerine daha çok bilet dağıtılır.
Daha çok düzen ada mı sokulur tribünlere.
Medyadaki kuşların kanatları bir güzel "kese"lenir.
Bir bakmışsınız, hiçbir şey olmamış gibi, aynen devam.
Burası Türkiye.
Adnan Polat, birkaç gün sonra, yelesi alevden bir Aslan büstünün üstüne oturtulur.
Bir alkış, bir kıyamet.
Gazetelerin manşetleri de ortak olur!
"Devam et başkan, devam et!"

* * *
Fareden fareye fark var
Labirentte yolunu bulan fareler... Medyada yolunu bulan farelerden bin kere değerlidir.

* * *
Ne yani yalan mı?
Üç büyüklerin başkanları düğmeye ancak kendileri basar. İstediklerini asar, istediklerini keserler.
Onlar bin kere suçludur, bir kere cezasız!

* * *
Kimdir bu Kazım?
Colin Kazım'ın geldiğinden beri, yaptıkları ortadayken.
Ruhsuzluk, onun en sevilen ve itibar gösterilen yanı olmuşken.
Ahlaki değerleri katletmekten, kendi takımı tarafından bile cezalandırılmışken...
Hatta kapı dışarı konmuşken.
Kazım'ın Fenerbahçe gibi bir takımda değer bulması, Aykut Kocaman'ın kendi değeridir de...
Bu adamın milli takımda ne işi vardır?
Bir tane maçını gösterin bana?
Önceki günkü maçı hazırlık havasından çıkartmayan Hollanda'ya yenilen A Milli Takımı'nı 90 dakika sonrasında devrim takımı yaptılar. Kazım gibilerini milli takımda oynatan adamın
devrimi de üç paralıktır.


* * *
Eski Türk filmleri
Gazeteciliğin siyah beyaz yıllarında, radyolarda maç dinlemek nasıl da keyif verirdi.
Spikerler gördüklerini anlatırdı, şimdi iki kişi bir olup, gördüklerimizi bile bizlere anlatamayan geveze beylere inat.
Gerçek aşklar yaşanırdı mahallelerde.
Taştan kalelerde 6'da halftaym, 12'de biter.
Güzellikler asla bitmezdi.
Her takım futbolcusunun kartpostalını biriktirirdik.
Bu ülkeye ne olduysa, televizyonlardan sonra oldu.
Bir daha hiçbir şey, eskisi gibi olmadı.
Bir arkadaşım eski Türk filmleri armağan etmişti de, bayramda o filmleri izledim. İçim ısındı.
Yükselen değerin alçaklık
olduğu televizyonlara inat.

* * *
K-ayıp ilanı!
Manisaspor'un teknik patronu Hikmet Karaman, üç büyüklere teknik direktör olmayı kafaya takmış. "Onlar vermese de ben alacağım!" Hedefi büyütmek adına, bulunduğu takımın koltuğuna saygısızlık.
Madem öyle...
Önce büyük gazetelere ilan ver hocam! "Üç büyüklere teknik patron olmak istiyorum" diye.
Sonra şartlarını sırala. "Kulüp başkanım soyunma odama girebilir" diye!
Sonra da bir kayıp ilanı ver. "Benliğimi kaybettim, hükümsüzdür

* * *
Haftalık
Trabzonspor'u sahte övgülerle tepeteklak etmek isteyen sisteme karşı.
Şenol Güneş harika bir sigorta.

* * *
Mehmet Topuz, milli takımda kendisine forma istiyormuş.
İmzalı mı?
İmzasız mı?

* * *
Oğuz Çetin'in mercimeğindeki taşları ayıklamak da, Hiddink'in görev alanına dahildir.

* * *
Bursaspor TV'deki kadının verdiği zarar, elindeki silahla havaya ateş açan magandaların verdiği zarardan az değildir.

* * *
Galatasaray Yönetimi Arda Turan'dan arta kalanları, bayram şekeri niyetine futbol takımına dağıtsın.
Minyatür Arda heykeliyle birlikte.

* * *
İliklerine şöhret nakli yaptıran içi boş kadınlar için, ideal bir gösteri alanıdır televizyonlar ve futbol.

* * *
Quaresma hayalleri yıkma seanslarına başladı. Arkası yarın!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor