24 Kasım 2010 | Çarşamba

Usta ve çömez!

Bazen yeni bir puan kaybına yüzü olmayanların ayaklanmasını izleriz.
25 dakika sürer.
Zihne yapılan taraftar baskısının bedeli bir takım çıkar ortaya Pozisyon ustaları...
Ama savunmada sezon başından beri kangren olmuş gerçekler de, kendiliğinden çıkar ortaya. Direniş çömezleri...
Ve Fenerbahçe takımı çelişkiler takımı olup çıkar.
5 gol attığı Bucaspor kadar gol yiyen takım olarak.

Bakıyorum da, Alex'i yeniden keşfediyorlar.
Brezilyalıları imha etmeyi icat eden futbol ulemalarıyla, "Aykut Kocaman devrim yaptı" diyenler ikiye ayrıldı.
Bakteriler ve virüsler.
Başkanının soyunma odasına girmesine izin veren Aykut Kocaman, bunlardan da akıl alarak, Fenerbahçe'yi Avrupa'da enkaz yığını, Türkiye'de küçük maçların büyük takımı yaptı.
Bu gurur duyulacak bir şey değil.
Çünkü kadro zenginliğine baktığımız zaman. Bu takımın hala liderlik hafiyesi olması, antrenörlük ayıbıdır.

Türkiye'de teknik adam sorunu var zaten.
Bakınız Schuster. Beşiktaş'ın "fahri rakibi!"
Çıkış noktaları kapanınca, ağzını açıp, gözünü yumuyor.
Bir bakıyorsunuz kısa süreli beyin ölümü...
1960 model futbol ha! Rakip futbolcunun 60 metre top sürmesine izin vermemesi gereken, beş karışlık modern akıl nerede peki?

Beşiktaşlı futbolcuları da işaret etmeliyim.
Kimse kazanmak istemiyor gibi.
Yalancıktan koşuyorlar. Quaresma kısa zamanda kılık değiştirdi.
Takım oyuncusu gitti, tüketilmiş hırsın tribün oyuncusu geldi.
Zaman herkesi bu kadar kolay eskitiyorsa.
Yeni bir ruh gerekiyor Beşiktaş'a...
Yoksa gerçek bir ölüme, sayılı 90 dakikalar kaldı.

Galatasaray'da bir gerçeği göz ardı etmeyelim. Galatasaray'a karşı hummalı bir hakem organizasyonu izliyorum. Manisaspor maçında durum 1-0 devam ederken net penaltısı verilmedi. Kayserispor maçında 2 penaltı birden hakemliğin ikiyüzlü adalet gösterisine yem edildi.
Biz adaleti her biçimde görmek istiyoruz. "Galatasaray zaten kötüydü, ölmesi gerekiyordu" ahlaksızlığında değil.

Gördük ki... Liderlik her takımın taşıyacağı bir ağırlık değil. Trabzonspor, şampiyonluğun sarayından maça çıktı.
Herkes prens ve kral olmayı seçtiği için, işçilik ortada kaldı.
İmeceye sadık kalmayan futbolcular, Eskişehir beraberliğini ihbar kabul etsin.
Yoksa kaybetmek, kazanmaktan çok daha kolaydır.
Taraftarı ayaklandırdıktan sonra kaybetmenin tadı da, ummadıkları biçimde olur. Futbolculara hatırlatırım!

Hafta sonunda futbol adına tartışılan konulara baktım da. Eskişehirsporlu Doğa'nın topun üzerine basıp sakatlandığı pozisyona, dakikalarca yer ayırdılar. "Oldu mu Doğa?" diye. Doğa oyundan yarım dakika çalsa ne olur, çalmasa ne olur? Bülent Uygun, Bucaspor'un bir yılını çaldı.
Ama ağalar beyler, Bülent Uygun'u tartışma konusu yapamıyorlar.
Ya oturdukları koltuk elvermiyor, ya da özel ilişkileri dil vermiyor.

Eee bu ülkede tarafsız olmak masraflı iş.
Hele paranın tadını alanlar için...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor