05 Nisan 2011 | Salı

Bilgelik

Son çeyreği mevsim normallerinin üzerinde mücadeleydi ama Bursaspor karşısındaki Fenerbahçe "Dejavu" gibiydi.
Geçen yıl şampiyonluğu kaçırdığı Trabzonspor filminin kopyası sanki.
Üstelik aynı kale önünde...
Bu da şunu gösteriyor.
Ortada, hâlâ stresin altından kalkamayan bir topluluk var. Hobisi seri galibiyetler olan bir takımın, fobisi de bu... Fenerbahçe'nin maçın son çeyreğindeki baskısı "depresyon saldırısıdır!" Denizin ritmine uymayan dalgalar gibi.

Böyle gecelerde ortaya çıkacak olan teknik adam ruhu ve bilgeliğidir.
Karşınızda ritmini tutturmuş bir savunma varken, taktik yaratacılığa soyunmak büyük hocalığı gerektirir. Dia ve Stoch gibi dikine oynayan ve ceza alanına bindirme yapan iki kanat adamın varken, Bursaspor'da Serdar Aziz ve İbrahim Öztürk'ten kafa topu almanın imkansız olduğu maç boyu ispatlanmışken, hâlâ havadan bindirmelerle karambole getirip maçı kazanmayı düşünmek ilkeldi.
Sabıka kayıtlarına geçen not. "Aynı tip korunmaya, darbeler de aynı biçim..."

Cristian Baroni ve Özer Hurmacı...
İkinci lig topçuları. Alex'i imha etmek için çabalayan futbol ağaları, Aykut Kocaman'ın transferi olduğu için, Özer gibi basiretsiz birine sahip çıktılar.
Bir adam deyip geçmeyin. İbrahim Öztürk de bir adamdı, Serdar Aziz de.
Bir adamın neler yapabileceklerini Fenerbahçe'ye gösterdiler.
Temsil etme gücünün, teslim alma gücüne nasıl karşı koyacağını da...

Trabzonspor elindeki kısıtlı kadroyla sihirli yolculuğunu sürdürüyor.
Onlar "Gecekondu" liderlik seanslarını bırakıp, farklı liderliğin tahtına kuruldular. Fenerbahçe'nin kadro zenginliğine bakınca, Trabzonspor'un bugünkü başarısının anlamı daha da büyüyor. Fenerbahçe'nin yedekleri Stoch ve Dia...
Anlayın işte...
O yüzden Şenol Güneş'in farkını da anlayın.

Şenol Güneş'in suskun tepkisine gelince...
Bir ülkede televizyonlar teknik adamlara eşit davranmıyorsa... Aykut Kocaman'a arka çıkmak için çırpınanlar, Şenol Güneş'e karşı yaylarını gerili, oklarını bileyli tutuyorsa...
Hakemlere karşı eleştiri mevsimini Aykut Kocaman açtığı halde, futbolumuza yön veren ağaların çıkmayan sesleri, Şenol Güneş'in hakkını aramasında bildirilerle yankılanıyorsa...
Ve Fenerbahçe lider olduğunda, yorumcu ağaların ağzı kulaklarına varıyorsa... Şenol Güneş'in suskunluğundan daha anlamlı bir şey olamaz. Güneş'in adamlığı bunu emreder zaten.
Onun genlerinde haksızlığa yer yok çünkü.

Kayseri'de tribünleri gördük.
Kaybederken kendini kaybetmek, bu ülkenin insanına has. Ve asla değişmiyor.
Çünkü toplumu eğitmek adına değil, popülerlik adına yapılıyor her şey.

Düşünsenize, Alex'in Türkiye'nin en iyi futbolcuları olarak Selçuk İnan ve Jaja'yı işaret etmesinin altında hinlik arıyorlar.
Hinlik televizyonlarda.
İnsanları birbirine kırdırmanın tüm halleri, daha çok para kazanmak için.
Onların cepleri dolsa da, gözleri aç.

Şiddet yasalarıyla, futboldaki şiddetin önleneceğini zannediyorlar ya. Adaleti yok edenler var oldukça, bu ülkede şiddet bitmez. Şiddetle beslenen televizyonlar buna izin vermez zaten.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor