17 Ağustos 2011 | Çarşamba

Bataklık şöleni

Bir sanığın, masum olduğunu ispatlaması için, önce suçun ne olduğunu öğrenmesi gerekir.
Ardından da suçlamalara gerekçe sayılan delilleri görmesi.

Futbol Federasyonu'nun verdiği karar hukuki açıdan doğru sayılsa da... Mehmet Ali Aydınlar'ın bir süre önce "yargıçlığa soyunması" o kadar yanlıştır. Aydınlar, sonucu açıklarken ne kadar temkinli davrandıysa...
Başlangıcı da o kadar sakin olmalıydı. "Savunma almadan yapılan disiplin yargılaması, hak arama hürriyeti ve adil yargılamayı ağır biçimde ihlaldir" diyen Aydınlar'ın gecikmeli sefere kondüktör olduğunu inkar etmeyelim.
Mehmet Ali Aydınlar "soyunduğu" rolle, "oynadığı" rol arasında sıkışmaktan sanıktır.
Tedbirli olarak vicdanlara sevk edilmiştir.

Mehmet Ali Aydınlar
'ın konuşması ne kadar akıcıysa... "Kendilerinden şüpheleri varsa Avrupa'ya gitmesinler" ifadesi, o kadar kurnazcadır.
Hukukun üstünlüğünde "üstü kapalı" sözcüklere ve şüpheye yer yoktur.
Şüphe futbolda yeterli bir kanıttır.

Verilen kararda piyasa şartlarının öne çıktığını kabul edelim.
Ticaretle adaletin birbirine üstünlük kurma savaşını inkar etmeyelim.
İhtisas mahkemelerinin yokluğunu da işaret edelim.
Futbol Federasyonu'na gelmeyen belgeler gazetecilerin eline geçiyorsa. Bu şike soruşturmasının içinden, adaletin doğasıyla örtüşmeyen gerçekler geçip gidiyor demektir. Bu çelişkiler zincirini de görmezlikten gelmeyip, şifrelerin çözümünü bekleyelim.

Ama futbolun bataklık olduğunu itiraf eden teknik direktörlerin, şimdi ak pak söylemlerini de parantez içinde onlara iade edelim.
Herkesin bumerangı kendine dönmüyor mu zaten!

Futbola gelince… Futbol, insan sevgisinin ve ticaretin tüm koşullarından yararlanırken. İnsanların neredeyse yaşama öznesi olmuşken...
Verilen kararlar ne olursa olsun.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Yasalara inat, holiganlık hortlayacak.
Sevgisizlik çemberindeki insan sayısında patlama yaşanacak.

Futbol saygınlığın huzurundan çekilirken, bundan böyle futbolu izlemenin koşulları bile değişecek.
Ne medyaya güven kaldı çünkü.
Ne televizyonlara.. Ne federasyona…

Eee, hayat insanlara başka şeylere değer verme fırsatı da tanıyor.
Eşit eğitimdi, adaletsizlikti, yargısız infazdı, insan haklarıydı kimsenin umurunda değilken… İnsanlar sadece futbolun karşısında eğilirken...
İnsanların keyfine bırakın da biraz limon sıkılsın!

Herkes kendi ruhunu keşfederken.
Futbol da toplum üzerindeki otoritesini yitirecek.
Bir çok şeyin anlamını yitirdiği topraklarda.
Futbol da boyunun ölçüsünü alacak.
Medyaya gelince...
Sürünün başında aynı adamlar durdukça.
Saatler ticarete, kalleşliğe ve puan cetvelini düzenleme gücüne kuruldukça.
Her şey yine tıkır tıkır işleyecektir.

Sonrası inleyen nağmeler.
Sonrası "üç günlük bir şey!" "Futbol seni ne kadar özlemiştik" diyenlerin "bataklık şöleni."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor