Yolcular

Konuşma biçimi, kimi nerde indireceğini bilen bir trendir.
Bazen mendebur duraklar vardır. Bazen de bilinçaltına doldurulmuş cehaletin pencereden sarkmış hali.

***

Gidenin arkasından konuşmakla, gelene sırnaşmanın kardeş olduğu bir futbol dünyamız var bizim.
İstemediğiniz kadar Pinokyo'muz!
O yüzden kostümler değişse de gerçekler değişmez.

***

Serdar Kurtuluş, Gaziantepspor'dan Beşiktaş'a dönüyor.
Transfer olduktan sonraki sözcüklerine bakın. "Vatanıma geri döndüm!"
Geldiği yeri sorun!
Cevabına baharat katacaktır.
Birine yaklaşırken, diğerinden uzaklaşmak çok şey getiriyor çünkü!

***

Tolga Zengin, "Allah bana Trabzon'da şampiyonluk nasip etti" diyor.
Fenerbahçe'nin şike sürecine taş atıyor.
Kendisine Beşiktaş'ın da şike sürecinde sanık olması sorulduğunda, "Benim geldiğim camia kupasını iade etmiştir" diyor.
Kendini karikatürize ediyor.

***

Başkanlara bakıyorum, Zorbalığın görkemiyle imaj yapanlara.
Beyinlerinde işledikleri cinayetlere, taraftarların ortak olmasını isteyenlere.
Sizden aşkın dilini beklemiyor kimse.
Adamlık diliniz yok mu?
Nedir burası beyler?
Mezbaha mı, futbol alanı mı?
Mezarlık mı, kazdıkça kan çıkan artezyen kuyusu mu?

***

Beşiktaş'ta kaptanlık yapmış olan İbrahim Toraman'a bakıyorum. "Kaptanlık alınır ama içimdeki Beşiktaşlılık alınmaz" diyor.
İçinde Beşiktaşlılık bu kadar çoksa, kaptanlık elinden alındı diye alınganlık yapmanın alemi yok.
Kaptanlık ruhtadır Toraman kardeş!

***

Futbolun mendebur duraklarına, bazen magazin fotoğrafları asılır.
Elbette özel hayata saygımız vardır ama eşler arasındaki özel zevkleri medyada dile getirmek zarif bir duruş değil.
Geldiği mahallede "olağan" sayılanlar, Türkiye'de "aile ahlakına" aykırıysa, bunu birilerinin Sneijder'le eşi Yolanthe'ye anlatması gerekir.
Kalitesi düşük söylemler futbolun içine yakışıyor diye meseleye suskun kalanlar, özel hayata saygıdan bahsedemez.
Hele, rakip futbolcuların saha içi hareketleriyle kendilerini ahlak bekçisi sayan yönetici beyler!

***

Futbolcuların ve eşlerinin bu ülkede yapabileceği çok anlamlı gerçekler var.
Bunu yapanlardan biri de Mehmet Topal'ın eşi Selda Topal.
Lösemili çocuklardan Down sendromlu çocuklara kadar her şeye koşturuyor.
Bütün çocukların annesi olmanın cennet yolculuğunda zarif bir elçilik yapıyor.
Arsızların çoğaldığı bir ülkede, böyle annelerin başımızın üstünde yeri var.