27 Ekim 2015 | Salı

Kirli deniz!

Fenerbahçe'nin, Galatasaray karşısındaki son yarım saati, gizlenmesi gereken sırlarını maçın sonuna saklaması gibiydi.
Kazanması için sebep çoktu.
2 puanı kaybetmesi için oluşan bütün sebepleri kendisi üretti.
Fenerbahçe 60 dakika korku tünelinde saklanan Galatasaray'ı yenemedi.
Galatasaray yenilgiye bağışıklık kazandığı bir statta Fenerbahçe'ye yenilmedi.
İkisinde de Fenerbahçe zararlı. Üstelik tarihinin en zengin kadrosuyla. Çuvalla para akıtılan transferleriyle.

*****

Fenerbahçe'nin son yarım saatteki akıl tutulmasının sebebini, bütünüyle Pereira'da aramak gerek.
Ürkek bir aslanın bıyığından tel bile koparamayan adamda.
Aziz Yıldırım haberlerini beğenmediği gazetecilerle uğraşacağına.
Gerçeklerle uğraşsın biraz.
Ba'nın ve Souza'nın sahadan atılması gerekirdi.
Fenerbahçe'nin ofsayttan attığı gol için de, "kaşar hakem istemem" diye basın toplantısı düzenlesin.
Eğer Beşiktaş maçından sonraki seslenmeleri bugünlerin antrenmanı değilse!

*****

Size bir konuda teşekkür ederiz Sayın Aziz Yıldırım.
Bizim mesleğin ne kadar aciz bir ruhun içinde olduğunu bizlere gösterdiğiniz için.
Ve bizleri temsil eden derneğin aslında hiç olduğunu belgelediğiniz için Eğer bu ülkede yürekli gazetecilik mevcut olsa, bu tavrınızın karşılığının okkalı biçimde verilmesi gerekirdi.
Bütün bunlara rağmen sizin hiçbir gazeteciyi stadınıza almama hakkına sahip değilsiniz.
Yalan yazan gazetecinin karşısında her insanın yasal hakları vardır.
Ama hiç kimse kendi kurallarıyla onları görevlerinden men edemez.
Hiçbir başkan!

*****

Bitmedi. "Biz Galatasaray'la dost değiliz" açıklamasıyla, düşmanlığa duyulan tehlikenin anonsunu fark ettiniz mi?
Yeteri kadar düşmanlığın mevcut olduğu bir ülkede bunlar hoş değil.
Bu nefreti kitlesel bir sanata dönüştürmek niyetindeyseniz.
Herkesin bumerangı kendine dönecektir. "Onların dizleri titriyor" diyerek Galatasaraylı futbolcuları aşağılamak da yakışıklı bir söylem değil.
Çünkü ezeli rekabetlerde aslolan rakibini yenik düşürmektir.
Rekabetin asaletine gölge düşürmek değil!
Ayrıca başkanlık zarafet gerektirir.
Nefret değil.

*****

Gelelim Türkiye Spor Yazarları Derneği'ne.
Korkaklığın her halini sergilemeyi emekçiliğin sözcülüğü zannedenlere.
O koltukta oturmak yürekli olmayı emrediyor, başkanlara sırnaşmayı değil.
Çalışanının hakkını savunamayan insanların o koltuklarda hangi değerlerin lağvedilmesinden sorumlu olduklarını biliyoruz.
O yüzden spor yazarlığının saygınlığı elden ayaktan kesildi.
Müdahalelere karşı mücadele etmeyen adamlarla.
Buraya kadar!
Bizim derneğimiz "sığınağımız" değilse. İzin verin de cümlelerimiz "sağanak" olsun!

*****

Birçok şeyi kaybettik ve kazanmak için hiçbir çaba göstermiyoruz.
Sportmenlik ve adalet hayallerimiz sadece fantezi.
Görüyoruz ki!
Herkes taşırdığı kadar
Bu kirli denizin içinde.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor