10 Ekim 2017 | Salı

Anlayana!

İzlanda maçından sonra gevrek gevrek gülen futbolculara baktım.
Hiç yadırgamadım!
Bazı şeyler için geçtir artık.
Ortada yaratılan istikrarlı bir laçkalık vardır.
Atılan temellerin üzerine çıkanlar, su yüzüne çıksa ne yazar.
Her şeyi kaybettikten sonra kazanmaya soyunmak bizlerin klasik duruşu değil mi zaten!

***

Milli takımın alın yazısını yazanlar orada!
İşledikleri suçların ödülünü alanlar.
İdeal ahlaksızlığa ulaşanlar.
Yani Türk futbolunun sırtından vurulma seansına kıyısından köşesinden bulaşan herkes!
Bir ihanet bundan daha açık biçimde ortaya konamazdı!

***

Her şeyin sebebini Lucescu'ya mal etmekle, eski imparatorluğa hizmet etmek arasında acı gerçekler duruyor.
Sadece İzlanda maçı yeterli değil.
Bu grupta bir tane büyük maç kazanamayan ve hâlâ alacağının derdindeki Terim'le kaybettiğimiz puanların vebalini ödedik.
Ve takımın içindeki sinsi yapılanmanın bedelini!
Daha önce milli takımda Abdullah Avcı'yı imha etmekle görevlendirilen bazı futbolcular saha ortasında "askılık gibi" duruyordu.
Düşündüm de, bir kere tetikçi olarak kullanılan ömür boyu tetikçidir.
Abdullah Avcı'yı harcayanlar için Lucescu ne ki!
Meseleye derinden bakarsanız, güçler dengesinin yarattığı ortamda bir ülkenin geleceğinin nasıl taciz edildiğini de görürsünüz.
Milli takım formasından daha değerli sayılan hizmetkarlığı da!

***

Ve meselenin odak noktası!
Kulüp başkanlarının insanlıkla kurduğu bağ zayıfladıkça, futbolda kötülük güçlendi ve kendi kurallarını icat etti.
Türk futbolu hastalıklı başkanların eline kaldı.
Özne başarısızlıksa; milli maçtan bir gün önce Futbol Federasyonu'nun kellesini isteyenler, koltuklarında hangi yüzle oturuyorlar?
O zorbalık ve ganimet kabileleri gitmeyi bilmiyorsa, hangi hakla bunu başkalarından istiyorlar?
Eğer bugün ülkede şiddetin ve nefretin yapılanması büyüyorsa, futbolcuların çirkinliklerine arka çıkılıyorsa, önce kulüp başkanlarının eseridir.
Sonra futbol medyasının!
Her meselede fala bakanlar, kanlı telvelerine de baksınlar, yarattıkları eserlere de!

***

Boşuna haykırıyoruz.
Futbola kalite gelsin, zarafet gelsin.
Futbolcuya asalet gelsin, en önemlisi insanlık gelsin falan diye.
Ama futbolumuzun yeni bir teori geliştirecek gücü yok.
Bu paragöz, sinsi ve saldırgan sisteme ayak uydurduğumuz içindir ki...
Dünya kupası ne haddimize!
Biz kendimize yetiyoruz!
Çirkinlik adına ne varsa, kulüplerde televizyonlarda, sahanın içinde ve dışında.
Hepsini çocuklarımıza öğretiyoruz!

***

Tarih yazan Ampute Milli Takımı'na gelince...
Kendilerini bizlere alkışlatan insanlardaki yürek bizlerde olsaydı keşke.
Onlar uçurum çiçekleridir, onurlu mücadeleye ilham veren.
Asil futbolcular hiçbir zaman beyaz bayrak asmaz, ölümüne koşar.
Onların çığlıkları da, sahanın ortasında çöken popüler develer ayağa kalksın diyedir. Anlayana!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI

TÜM YAZILARI

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor