Film gibi bir maçtı

Beşiktaş-Fenerbahçe maçı her dakikası için ayrı senaryo yazılacak bir karşılaşma oldu. İki takım da rakiplerinin zayıf yönlerini cezalandırmak üzerine saat gibi işleyen plan uygulamaya koydu.
Maçın başında Dia'nın Ekrem'in üzerine gidip, sol kanadı etkin kullanması, Beşiktaş defansına zor anlar yaşattı. Bu hamlenin karşılığı olarak Schuster, Queresma'yı sola değil, sağ tarafa yerleştirip, Dos Santos'un defansif zaaflarını değerlendirmeye çalıştı.
Maçın ilk 25 dakikasında baskın hücum oynayan Fenerbahçe maçı koparacak skoru elde edebilirdi. Ancak bu bölümde Rüştü'nün kurtarışları Beşiktaş'ı oyunda tuttu. Fenerbahçe'nin pas yüzdesini düşürüp, kontrollü oyunu seçmesi Guti ve Querasma'nın sahne almasını sağladı.
Beşiktaş hücumlarda Santos'un üzerine yüklenince, önce Ekrem'in golü geldi, sonra da Santos'un hatalı yer tutuşundan yararlanan İbrahim'in golü Beşiktaş'ı öne geçirdi.

Ferrari'nin yumruğu finaldi
Oyunun kontrolü Beşiktaş'ın eline geçtiğinde bu kez sahneye Volkan çıktı. Almeida oyunu koparacak pozisyonu bulup, Volkan'a takılınca, Fenerbahçe kendine geldi. Yobo ve Lugano'nun istekli futboluna Emre katkı yaptı.
Dia yine soldan etkili olmaya devam edince, Beşiktaş en zayıf bölgesi olan savunmada çaresiz kaldı. Bu dakikalarda (Schuster'in bence hatalı bir kararla ilk 11'de yer verdiği) Ferrari sahne alıp, Lugano'ya yumruğu atınca maçın finalini de yapmış oldu!
Fenerbahçe'nin farklı kazandığı maçın ilginç notları arasına Alex'i yazmak şart oldu. Çünkü filmin başrol oyuncusuydu. Senaryonun her sahnesinde yoktu ama görüntüye çıktığı her an goldü. 3 gol ve bir asistle Beşiktaş'ı yıktı.
Son sözüm; geldiği günden bu yana yazıyorum, Schuster'in kafasıyla Türk futbolunu örtüştürmek olanaksızdı... Sanırım bu gerçeği herkes görmeye başladı.