Üzülmeyin..

Fenerbahçe taraftarı olarak üzüntünüzü ve hatta yaşadığınız şoku insani buluyorum.
O talihsiz anonsun gururunuzu kırdığını, aldatılmanın infialiyle yüreğinizin deprem sarsıntısı geçirdiğini de tahmin edebiliyorum. Ama unutmayın siz, Fenerbahçe'nin büyüklüğünü "Bir başka" yapan asıl güç, faktör ve gerçeksiniz.
O halde bugünden başlayarak, eşsiz büyüklüğünüze yakışan vakur tavrı takınmak zorundasınız.
Çünkü üzülecek, daha doğrusu kahrolacak kadar kendinizi hırpalayacak bir şey ve durum yok ortada.
Zira takımınız pazar akşamı sezonun en iyi oyunlarından birini oynadı. İki elin parmaklarını geçecek sayıda gol pozisyonu buldu.
Ve en önemlisi "Haçlı Orduları"nı çağrıştıran bir ittifaka rağmen, Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını elde etti.
Üstelik en bilinçli ve tutkulu taraftarısınız siz Türkiye'nin.
Sizin sevginiz şampiyonluk veya başarıya endeksli olmaz.
Kaldı ki, bir spor sonuçta. Galibiyet kadar, kaybetmek de doğaldır ve Fenerbahçeli, rakibin başarısına saygı duymasını da bilir.

En şaibesizi Fenerbahçe
Üzülmesi gereken kişiler varsa Fenerbahçe adına biraz Aziz Yıldırım, en çok da Christoph Daum'dan başkası değildir.
Başkanın öncelikle gözden geçirmesi gereken tavırlarından biri teknik direktörüne danışmadan, hatta hoca belli değilken çok büyük maliyetlerle belli futbolcuları transfer etmesidir.
Sanırım kenarda oturmaktan kurtulamayan Semih'in yanında oturtulmak için alınan Gökhan Ünal, bu durumun en önemli örneğidir.
Dolayısıyla Daum'u çok iyi tanıyan Aziz başkanın hocaya rağmen transfer yapması öncelikle kendi vizyonuyla çelişiyor.
Koca sezon atılmadık çamur, kara çalma ve iftira kalmadığı halde, ligimizin en şaibesiz kulübünün Fenerbahçe olduğunu herkes gördü.
Tabii ki, Bursaspor'un şampiyonluğunu gölgelemek değildir amacım. Ama onlara karşı rakiplerin ve hakemlerin yaptığı hatanın onda biri Fenerbahçe maçlarında yapılsa, herhalde kıyametler kopardı şer cephesinde.
Yapılacak şey bellidir. Başta Aziz Yıldırım olmak üzere her Fenerbahçeli daha büyük hedefler ve başarılar adına hatalardan ders çıkararak, daha bir kenetlenecek.
Bilinç, misyon ve sorumlulukta çıtayı biraz daha yükseğe çıkaracak.