07 Temmuz 2010 | Çarşamba

Hani büyük futbolcu

* Messi'nin, Dünya Kupası'nda bırakın bir maçını, akılda kalan bir pozisyonunu söyleyin! Top istemedi, top almadı, takımını 10 kişi oynattı
* Türk medyası aşağılık kompleksi içinde. Yabancıya tapıyor. Birisi yerli futbolcuyu sahiplendiği zaman küstahça alay ediyor
* Bizim arkadaşlarımız futbol uleması ama Barcelona'daki Messi ile Arjantin'deki Messi arasındaki farkı fark edemiyorlar

_Dünya Kupası'da Güney Amerika rüzgarı esiyordu, hatta 'Copa America'ya döndü' yorumları yapılıyordu ancak şemsiye tersine dönmüş görünüyor. Favoriler Brezilya ve Arjantin de turnuvaya veda etti. Alınan sonuçlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Benim favorilerim değildi. Ben başından beri "Bu turnuvanın favorisi yok, katılan her takım şampiyon olabilir. Çünkü her takım kötü oynuyor ve Ah Fatih hoca, ah" diyordum. Brezilya ve Arjantin hiçbir zaman benim favorim olmadı. Kötü oynayan takımlar favori olmaz. Futbolu kötü oynadığın zaman küçük faktörler, şans faktörleri sonucu etkiler. Şimdi de öyle oluyor işte... 'Avrupa-Güney Amerika' şeklindeki bir ayrım kağıt üzerinde!.. Brezilya takımının neredeyse tamamı Avrupa'da oynuyor. Adamın kanı 'Brezilyalı' diye, 'Güney Amerikalı' diye düşünmek zor. Almanya'da oynayan, İtalya'da oynayan, İspanya'da oynayan, Portekiz'de oynayan Brezilyalılar niye Güney Amerikalı oluyor ki!.. Öyle düşünmek lazım. Zaten Brezilya takımı da Avrupa gibi oynuyor artık... Göklere çıkarıyorlardı, bizim TRT'mizin yorumcuları, gazeteciler... Çağdaş futbolda, artık güzel futbolun geçerliliği kalmadı. Rijkaard da öyle söyledi ya!.. "Ben hatamı anladım, güzel futbolla bir yere varılmazmış!" dedi ya!.. İşte Dunga o kafadaydı. "Bizim Avrupa'yı geçmemiz için Avrupa gibi oynamamız lazım. Çünkü futbol değişti, çünkü Brezilya futbolu bitti. Güzel futbol bitti. Bundan sonra koşan futbol" dedi ve güzel futbol oynayanları çağırmadı. Avrupa'dan koşucuları çağırdı. Ne oldu; yarı finale gelemedi Brezilya!.. "Avrupa futbolu doğrudur" diyenler, "İki ön libero ile oynamamız lazım, tedbirli oynamamız lazım, önce gol yememeyi düşünmemiz lazım" diyenler Brezilya ile birlikte hezimete uğradılar. Büyük futbolcuların, büyük teknik direktör olacağını zannedenler ve Rijkaard büyük futbolcu olduğu için 'büyük hoca' zannedenler de Maradona ile hezimete uğradı. Türkiye'deki bir takım peşin hükümlüler ve yayılmaya başlayan, kabul edilmeye başlayan peşin hükümlüler bu Dünya Kupası'nda hezimete uğradı. Dünya Kupası'nın en iyi yanı bu...

KİMSEDEN ÇIT YOK
_ Maradona gibi Messi de futbolu ile büyük hayal kırıklığı yarattı.
Sene içinde ben "Arda'yı, Messi'ye değişmem" dediğim zaman birtakım arkadaşlarımız bu lafın niye edildiğini dahi düşünmeden, mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar ve benimle alay ettiler. O arkadaşlarımla şimdi yüz yüze gelmek istiyorum. 2008 Avrupa Şampiyonası'nda hatta mecbur kaldığı için oynatmaya başladı Fatih hoca Arda'yı. İlk kadrosunda yoktu. Cezalılar ve sakatlıklar sonucunda mecbur kalarak oynatmaya başladığı Arda'nın 2008 Avrupa Şampiyonası'nda milli takıma katkısını ve milli takımı nereye getirdiğini bütün dünya seyretti. 2010 Dünya Şampiyonası'nda Arjantin'de bana Messi'nin 'maçını' demiyorum 'pozisyonunu' söyleyin, hatırladığınız. Şu maçta neydi Messi!.. O çalımı neydi, o şutu neydi, o maçı neydi, o takım liderliği neydi! Son maçta TRT'deki spiker ve yorumcunun nasıl bir peşin hüküm mahkûmu olduklarını acıyla izledim. Spiker, "Messi'ye rağmen hezimete uğruyor" diyor, yorumcu da "Futbol bir kişi ile oynanmaz takım oyunudur" karşılığı veriyor. Messi'yi bir kenara ayırıyorlar; Arjantin kötü olduğu için... Oysa Almanya maçını başından sonuna o spiker ve yorumcuyla izlemeye hazırım. Bak, hep böyle meydan okuyorum. 'Gelin maçı beraber izleyelim, izlerken konuşalım' diye. Çıt yok kimseden. Messi, Almanya maçında Arjantin'i 10 kişi oynattı. Bırak takım lideri olmayı sahada yoktu. Koşmuyordu... Top istemiyordu, top almıyordu. Yoktu. Takımı 10 kişi oynatan adamın 'takımı kurtarmaya yetmediğini' iddia ediyor TRT'nin sunucuları. Hani lider futbolcu? Hani büyük futbolcu? 2008'in Arda'sıyla 2010'un Messsi'sini bir karşılaştırsınlar bakalım. Farkı görecekler. Ama Arda bizden 'tu kaka.' Messi yabancı 'aslanım benim.' Böyle bir aşağılık kompleksi içinde bir medyam var benim, ne yazık ki. Türk medyası bir aşağılık kompleksi içinde. Yabancı hayranı. Yabancıya tapıyor, yabancıyı büyütüyor. Ve hasbelkader birisi, benim teknik direktörümü, benim futbolcumu sahiplendiği zaman da onunla alay ediyor küstahça, şımarıkça, aptalca!.. Hadi şimdi bana cevap versinler bakalım. Ne ağır laflar ediyorum. Hadi şimdi bana cevap versinler bakalım. O zaman da dedik. "Büyük futbolcu, büyük takımda büyük işler yapan, çok kritik anlarda her şeyin bittiği anlarda takımı kurtaran adam." Messi'nin, Arjantin'de bugüne kadar ne yaptığını gördük.

SERBEST BIRAKTI
Efendim, Barcelona'da oynuyordu. Barcelona'daki Messi ile Arjantin'deki Messi'nin farkının farkında değiller. Barcelona'daki Messi takımın lideri değil. Barcelona'daki Messi oyun kurucu bile değil. Barcelona'da oyunu İniesta ve Xavi kuruyor. Messi bitirici, orta sahadan gelen harika topları, son aşamada gol atarak ya da gol pası vererek kullanan adam. Arjantin'deki Messi o değil ki!.. Arjantin'deki Messi 1986 yılındaki Maradona'nın formasını giymiş Messi. 86'nın Maradona'sı neydi? Takımın lideri, bildiği gibi oynayan ve oynatan adam... Maradona'nın hocası maçtan önce Maradona'ya "Şöyle oynayacaksın" demiyordu. Maradona karar veriyordu maçın içinde. Öyle bir liderdi. O Maradona aynı muameleyi Messi'ye yaptı. 'Bana nasıl oynayacağımı kimse söylemiyordu, ben de sana söylemiyorum' dedi. Ne yaptı Messi? Bizim arkadaşlarımız futbol uleması ama Barcelona'daki Messi ile Arjantin'deki Messi'nin farkının farkında değiller. Yine bu sezon, yine Barcelona'da işi bitiren yani en son pozisyonda topa sahip olan adam olarak iyi işler yapacak. O başka bir iş. Bu takım liderliği değil. O oyun kuruculuk değil. O maç kurtarmak değil...

* * *
GANA'YA YAZIK OLDU
_İngiltere'yi 4 golle turnuvadan eleyen Almanya, Arjantin'e de aynı tarifeyi uygulayarak dikkatleri üzerine topladı. Genç bir takım ve favoriler arasında gösterilmiyordu. Her zaman Almanya için söylenen o 'turnuva takımı' lafı bir kez daha mı gerçek oldu?

'Turnuva takımı' dediğimiz o Almanyaların ciddi rakipleri vardı. Bugün karşısında ciddi rakip yok. Gyan, 120. dakikada o penaltıyı atsa Gana, Dünya Kupası'nı kazanabilirdi. Onun için bu Dünya Kupası'nda hiçbir takıma hiç kimse pay çıkarmasın. Bir metre içeri düşen topu gol verseydi Almanya-İngiltere maçı ne olurdu? Turnuvanın en kötü takımlarından biriydi İngiltere. Ne olurdu o gol verilseydi, bilmiyoruz. Bu sorunun cevabını kimse veremiyor. 'O gol de olsaydı yine Almanya kazanırdı' diyen yok. 2-0'dan iki dakikada 2-2'ye düşmüş Almanya nereye giderdi, bilmiyoruz. Hem de genç takım. O zaman Almanya efsanesini mi konuşuyorduk yoksa "Vay yine Premier Lig, ne de olsa İngiltere futbolu..." Yani bizim medyamız kadar zemine, zamana uyan bukalemun bir medya yok. Kazananı söyle, hemen ona göre bir senaryo hazır. Gana kazansa "Biz dememiş miydik" derler!..

ELANO'YU ARADI
_Yarı finalde İspanya ile Almanya, Uruguay ise Hollanda ile karşılaşacak. Favori olarak kimi görüyorsunuz?
Yani Gana kalsaydı, bunların içinde bir gıdım yukarıda duruyordu. Çünkü müthiş mücadeleci bir takım ve Gana'nın iyi futbolcuları da var. Ötekiler işte gene hakem hatalarına bakacağız, kaleci hatalarına bakacağız. Bakıyorsun maça, iki tarafta kaleciden top sekiyor birinde seken top kendi oyuncusunun önüne geliyor, öbüründe seken top rakibe geliyor. O gol oluyor, bunun kaydı bile yok. Bu kadarcık fark değiştiriyor sonucu.

_Küçük farklar sonucu belirleyecek o zaman...

İspanya'nın golü direkten... Üç santim dışarıdan gitse auta gidecek top. Direğe çarpıp geri geliyor. Geri gelen top da David Villa'nın önüne düşüyor orada o kadar Paraguaylı varken...

_Güney Afrika Milli Takımı'nın Brezilyalı hocası Parreira, Elano için, "Futbolu vasat" dedi. Siz Elano'yu nasıl buldunuz?
Elano'nun süper top oynadığını ne Galatasaray'da ne de Brezilya Milli Takımı'nda gördük. Ama Brezilya'da, Galatasaray'da oynatılmadığı, Galatasaray'da ziyan olduğu bir sezonun ardından görev yaptı. Sakatlanıp çıktıktan sonra da Brezilya iflah etmedi. Yani olabilecek en şanssız şekilde elendiği halde, Brezilya onun eksikliğini yaşadı. Galatasaray onu adam gibi kullanabilseydi çok farklı olabilirdi. Bence Parreira kendisine baksın. İki kere Dünya Şampiyonu hoca unvanı varken arkasında ne işi vardı Güney Afrika'da? Ne işi vardı Fenerbahçe'de? Ne işi vardı düşünsün bakalım...

* * *
TUĞBA AYIP ETTİ
_Tuğba Karademir, eğitimini etkilediğini ileri sürerek buz patenini bıraktığını açıkladı. Buz Patani Federasyonu ve Türk halkının verdiği desteklere rağmen Erzurum'da yapılacak Üniversiade'a kısa bir süre kala bu kararı alması doğru mu?
Ayıp... Tuğba'nın yaptığı ayıp. Yani gelecek sene Erzurum'da Üniversite oyunları yapılacak. Bu üniversite oyunlarında finalist olarak yarışacak, madalya için yarışacak en büyük adayken "Ben bunu bırakıyorum" demek çok ayıp. Yani şimdiye kadar mektebi yoktu, şimdi mi çıktı mektep sorunu ortaya. Olayları bilmiyorum. Eğer olayların içinde bu yaklaşan Kış Sporları Federasyonu seçimi varsa ya da Tuğba'nın birtakım talepleri için bir şantaj, bir tehdit "Yarışmam ha!" havası varsa çok ayıp. Bilemiyorum ama bir Türk sporcusunun Türkiye'de yapılacak Üniversite Oyunları'na bir yıl kala "Mektebimi düşünüyorum. Bırakıyorum" demesi inandırıcı değil. Benim külahıma anlatsın. Sebep bu değil kesin. Onun için ayıp diyorum. Neyse sebebi... Yakında kokusu çıkar.

KARDEŞİ YAPMIŞTIR!
_Fenerbahçe Ülker, Litvanyalı Lavrinovic'i transfer etti. Lavrinovic'in kardeşiyle birlikte bir kıza tecavüz ettiği gerekçesiyle 2 yıl hapis yattığı ortaya çıktı. Bu transfer ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Bu basketbol dünyası tamamen basketbolcu menajerlerinin yönettiği bir dünya. Kulüpler özellikle Avrupa kulüpleri, ne aldıklarını, ne ettiklerini bilmeden bu menajerlerin pazarladıklarını kabulleniyorlar. Bu arada bir takım tezgahların döndüğü de söyleniyor. "Bal tutan parmağını yalar" hikayesi. Fenerbahçe önemli adamlarını kaptırdı. Ömer Aşık'ı, Aziz Yıldırım gönderdi. Semih Erden ise NBA'e gitti. Fenerbahçe'nin iyi adama ihtiyacı var. "Aman elimizde bir Lavrinovic var" dediler. Maç kasetlerini getirdiler hemen. Fenerbahçe'nin futbolunda, futbolcularında dönen neler var, neler söyleniyor. Kimsenin aldırdığı yok. O zaman 10 sene evvel olmuş!.. Hem de Lavrinovic yapmamış, kardeşi yapmıştır!.. Biz Türkiye'de ahlak işlerine pek fazla bakmıyoruz. 'Kokainci olduğu' dünyanın bildiği bir adamı 'teknik direktör' diye getiriyoruz. 2000'de kardeşi tecavüz etmişse o adamın ne günahı olacak!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor