16 Eylül 2010 | Perşembe

Yüzünde maske var

_Haftanın en dikkat çekici sonucu Fenerbahçe'nin Kayserispor'a 2-0 yenilmesiydi. Karşılaşmayı nasıl buldunuz?
Karşılaşmanın en ilginç yanı milli takım yöneticilerinden hiçbirinin tenezzül edip Kayseri'ye gitmemesiydi. Hiddink de yoktu, Oğuz Çetin de yoktu, başka isimler de yoktu. Türkiye yeni arayışların içine girmeyecekse, Fatih Terim'den kalan miras, kalan takım aynen devam edecekse Hiddink'e biz bu kadar parayı neden veriyoruz? Her hafta soruyorum ve de sormaya devam edeceğim. Fenerbahçe, Kayseri'ye gidiyor ve milli takımın teknik adamlarından seyretmeye giden kimse yok. Oğuz ve Hiddink efendi tatilde! O zaman da takımında oynamayan adamlardan milli takım yapıp çıkarıyorsun. Kazakistan gibi palavrayı, Belçika gibi olmayan takımı yendim diye "İki maçta 6 puan aldık" diye göbek atıyorsun. Arkanda skor yazmaktan başka bir şey bilmeyen medya da var. Kayseri maçının en önemli yanı oydu. Bir milli takımın hem de yeni hocası, Kayseri-Fenerbahçe maçını seyretme gereği duymuyorsa hangi maçı seyreder ya!..

FIRILDAK BİR MEDYAM VAR
_Fenerbahçe'nin yenilgisi için neler söyleyeceksiniz? Aykut Kocaman'ın, Kayseri'ye stopersiz gitmesi büyük eleştiri topladı.
Bir adama, bir takımı emanet ettiysen o adamın düşüncelerine de saygı duyacaksın. Eleştireceksin o ayrı. Ama adamın bir bildiği varsa da vardır. Fenerbahçe eğer maçı kazansaydı aynı medya, aynı maçtan Aykut Kocaman'ı göklere çıkarırdı. "İşte cesaret bu. Deplasmana hücum oyuncularıyla gitti. Fenerbahçe büyük takımdır. Hücum futbolu oynar. Hücum oyuncularıyla gitti. Bilica'yı değil Selçuk'u tercih etti" diye yere göğe koyamayacaklardı. Benim medyam ikiyüzlü. En çabuk dönebilen, rüzgâra göre en çabuk yön değiştiren fırıldak bir medyamvar. Tabela ne yazıyorsa ona göre yazı yazıyorlar. Hatta yazılarını önceden yazanlar dahi var. Bir siyah yazısı bir de beyaz yazısı var. Gazeteler baskıya erken giriyor ya!.. 'Fenerbahçe yenilirse bunu koyun, Fenerbahçe yenerse bunu koyun' diyor. Birinde "Vay sen Bilica'yı nasıl İstanbul'da bırakırsın" diğerinde ise "Aslan yürekle Kayseri deplasmanından böyle döndü" diye yazılar hazır. Biri bir cepte, biri öbürü cepte... Şimdi esas sorun şu; Fenerbahçe bir türlü takım olamıyor. Başından beri olamıyor. Senelerden beri 2000'deki Galatasaray örneğini vererek anlatıyorum. Galatasaray 2000'de neden Avrupa şampiyonu oldu? Çünkü Galatasaray'ı, Galatasaray yapan bir takım vardı. Yerli oyunculardankurulu olan ve bunların üzerine iyi adapte edilmiş Hagi, Popescu, Taffarelgibi ustalar vardı. Ama takımın ruhu vardı. Onlar bu ruha eklendiler. Fenerbahçe'nin ruhu yok. Fenerbahçe takımı paralı askerler üzerine kurulu. Paralı asker bir yere kadar oynar. Adam vatanı için oynamıyor çünkü. Para için savaşıyor. Kurtuluş Savaşı'ndaki Mehmetçik ile Fransa'nın Cezayir'deki yabancılar lejyonundaki Ukraynalı bir olabilir mi? O maaşa çalışıyor diğeri ise vatana çalışıyor. Fenerbahçe bu farkı bir türlü anlayamadı. Kim anlayamadı; Aziz Yıldırım anlayamadı. 'Ben şampiyon yaptım' demek için daima işe burnunu soktu. Fenerbahçe'yi şampiyon yapınca Mustafa Denizli'ye tahammül edemedi. "Sen değil; ben şampiyon yaptım" dedi ve Denizli'yi kovdu. Aykut Kocaman'ı izliyorsun. Televizyondan maç izlemenin faydası burada.. Adamın yüzünde bal mumu maske var. İnsan bu kadar ruhsuz olamaz. Bu kadar ifadesiz olamaz. Sahanın kenarında yüzünde maske ile operadaki hayalet gibi duruyor.

BEN HEYECANIMI VERİYORUM
Oraya baktığın zaman Fenerbahçe 5-0 galip mi; yoksa 3-0 mağlup mu anlayamazsın! Televizyonu açtın ve yüzü gördün. O yüze bakıp 'Fenerbahçe galip mi', yoksa 'mağlup mu' anlayamazsın. Çünkü o ifade hiç değişmiyor. Fenerbahçe 'gol yiyor' o ifade var; Fenerbahçe 'gol atıyor' o ifade var. Fenerbahçe 'gol kaçırıyor' o ifade var. Maçı kazanmış rakip hocanın elini sıkıyor, o ifade var. Maçı kaybetmiş rakip hocanın 'elini sıkıyor' yine o ifade var. Sen de bu takımın futbolcususun. Kenara bakıyorsun. Kenarda bal mumu bir maske. Nasıl bir ruha girersin? Nasıl 'Ben Fenerbahçeliyim?' dersin. Adam ruhsuz bir kere... Kenardaki adam ruhsuz olunca içerideki adama ruh verebilir mi? Burada biz neticede bir röportaj yapıyoruz. Siz bana soru soruyorsunuz, ben de cevap veriyorum. Ben oturup ilkokul kitabı okur gibi konuşsam ilgiyle dinler misiniz? Konuşurken sesim bir iniyor bir çıkıyor. Konuşurken bile ben o konuşmaya heyecanımı veriyorum. Geçmiş olayları konuşuyoruz üstelik canlı olayları değil. Ama Aykut öyle değil. Adam olayın içinde... İnanılır gibi değil. Fenerbahçe takımını kimse ruhsuzlukla suçlamasın. Çünkü bu takıma ruh vermek için hiçbir şey yapılmıyor. Tam tersine 'ruhsuz olsun' diye her şey yapılıyor. Fenerbahçe işlerinin iyi gittiği maçlarda kolay oynar, işler zora girdiği zaman da orada kalır. Çünkü paralı askerler, ruhsuz askerler ayaklarını belaya uzatmazlar.

CSKA'YI HAFİFE ALMASINLAR -
_Beşiktaş, Ankaragücü karşısında farklı kazandı. Avrupa Ligi'nde CSKA Sofya ile ardından Saracoğlu'nda Fenerbahçe ile karşılaşacak. Fenerbahçe henüz toparlanabilmiş değil ama Beşiktaş formda görünüyor. Beşiktaş'ı nasıl görünüyorsunuz? Derbide nasıl bir sonuç çıkar?
Beşiktaş iyi ama Ankaragücü çok kötü... Beşiktaş'ın belası sahası... Utanç verici ve de o takıma yakışmayan bir sahası var. O sahada böyle top oynayıp da böyle sonuçlar almak gerçekten büyük başarı. Ama bu hafta işleri zor... 1- Hiç kimse CSKA Sofya'yı hafife almasın. Özellikle Bulgaristan futbolunu yakından izleyenlerden bana gelen raporlara göre bu sene çok iyi takım olmuşlar. İyi futbol oynuyorlar. Adamlar bu maç için çok iddialılarmış. Beşiktaş'ı yeneceklerine inanmışlar. "Biz bunları yeneceğiz" diye bas bas bağırıyorlarmış. 2- Fenerbahçe-Beşiktaş maçına gelince; Beşiktaş için önemli bir maç. Fenerbahçe, ağustos ayında elendiği için daha rahat. 7 gün boyunca söküklerini dikecekler. Beşiktaş, çok sert bir Avrupa maçından çıkarak gelecek. İki takım arasındaki fark ne olursa olsun bu büyük maçlarda hava değişik oluyor. Ne dersen de Fenerbahçe sonuçta... Bugüne kadar kötüydü Fenerbahçe ama o gün bir tesadüf ortaya çıkabilir.

YILDIRIM DA ONU TEMİZLEYECEK
_Brezilyalılardan yoksun bir kadroyla sahaya çıkabilir' diye haberler geliyor. Kocaman, Alex ile ciddi sorunlar yaşıyor.
Aykut Kocaman, Brezilyalıları zaten temizliyor. Başından beri belliydi. Anladığım kadarıyla Aykut'a bu görevin verilmesinin sebebi bu... Bu olayın arkasında Aziz Yıldırım var. Aziz Yıldırım, Brezilyalıların temizlenmesini istemese Aykut o cesareti gösteremez. Aykut, Brezilyalıları temizleyecek, Aziz de Aykut'u temizleyecek! Yeni bir Fenerbahçe'nin kurulmasına başlanacak. Şu anda benim gördüğüm tablo bu...

* * *

G.SARAY'DA İYİ OYNAMIYOR
_Sabri ve Aydın girdikten sonra Galatasaray canlandı. En azından Sabri ile başlasa daha iyi olmaz mıydı?
Benim bu kararına itirazım yok. Sabri çünkü bu sezon hiç oynamadı. Ali Turan her maç daha da iyi oynamaya başlamıştı. Ama bu maçta Ali Turan'ı devre arasında 'şak' diye değiştirdi. Rijkaard, oyuncu bitirme üstadı. Sabri'yi kenarda tutarak Sabri'yi öldürüyor, 45. dakikada Ali Turan'ı alarak Ali Turan'ı da bitiriyor. Elano'yu bitirdiği gibi... Galatasaray, Elano'yu kazanırsa mı daha iyi takım olur; yoksa Ayhan'ı mı kazanırsa daha iyi takım olur? Bütün topları geriye oynayan, durmadan top kaptıran Ayhan'ı oyunda tutuyor, Aydın'ı sokmak için Elano'yu kenara alıyor. Elano geldiği günden beri Galatasaray'da doğru dürüst maç oynamadı. Rijkaard, Elano'yu oynatmıyor. Sen Elano'nun yerinde ol da oyna bakalım! Adam tüketme makinesi... Hani vardır ya çöp arıtma makineleri. Rijkaard için herkes çöp. Atıyor fabrikaya ve adamı yok ediyor.

ARDA İÇİN TAZMİNAT ÖDEMELİ
_Bu sezon daha olgun, daha aklı başında bir futbol sergileyen Arda, Belçika ile oynanan milli maçta sakatlandı. Bir ay sahalardan uzak kalacak. Galatasaray eksikliğini hisseder mi?
Arda milli takımda iyi oynuyordu. Sakatlanması iyi oldu, Arda açısından. Yine milli takımda, Almanya maçında sahalara döner ve iyi oynar. Rijkaard'ın takımında, Arda iyi oynamıyor. Aynı şeyi söylüyorum; Arda'nın aklı varsa gider. Kalırsa bitecek.

_Milli takımda sakatlanan oyunculara 'tazminat verilmesi' konusunda ne düşünüyorsunuz?
Tabii ki de verilmesi lazım. Hidayet'e 1.5 milyon lira verilen bir ülkede Arda sakatlandığı için tazminat verilmez mi? Milli maç için adamı alıyorsun, takımından ayırıyorsun. Eğer sakatlanıyorsa onun karşılığını kulübe ödeyeceksin, adama değil.

* * *

ADNAN POLAT'IN SEVGİLİSİ!..
_Beş aydır Ali Sami Yen Stadı'nda maç kazanamayan Galatasaray, Gaziantepspor'u penaltı golüyle mağlup ederek kötü sonuçlarına son verdi. Ancak galibiyet pek de kolay olmadı. Milli ara verildi, yeni oyuncular katıldı ama Galatasaray'daki sorunlar duruyor gibi... Neler söyleyeceksiniz Galatasaray'la ilgili...
Kewell'ın penaltı golüyle değil, Kewell'ın penaltısını Litvanyalı kalecinin yumurtlamasıyla kazandı. Bu kadar kötü bir penaltı atışı yok. Ama işin daha acı yanı Galatasaray'ın attığı iyi bir penaltı yok. 5-6 senedir Galatasaray gibi bir takım penaltıcı bulamamış. O büyük deha, Adnan Polat'ın daha şimdiden sözleşmesini uzatmayı teklif ettiği büyük Rijkaard, 15 aydır bu takımın başında ama hâlâ bu takımın penaltıcısı yok. Hâlâ Galatasaray penaltı kazandığı zaman, bütün Galatasaray taraftarları stadyum ya da televizyon başında gözlerini yumup bekliyorlar. Fenerbahçe 40 metreden frikik kullandığı zaman herkes diken üstünde oturuyor. Galatasaray penaltı kullanırken kimse topu ağlarda görmeden inanmıyor. Çünkü çerçeveye atmaları bir mucize... Çerçevede de gol olacak yere atmaları bir başka mucize... Litvanyalı kalecinin poposuna şükretsinler. Böyle bir şey olamaz. Galatasaray 3 maçta toplam 39 korner kullanmış. Ancak pozisyon yok. Niye atıyorsun o zaman o kornerleri!.. 'Duran top' dediğin zaman taçlar dahil Galatasaray özürlü! Attığı taç rakibe gidiyor. Duran toptan pozisyon yaratamıyorsun. Penaltı da Allah'a kalmış. Bu nasıl iş ya!.. Kimse kimseyi kandırmasın. Galatasaray futbol falan oynamadı. Kimse kimseyi kandırmasın... 1-0 bağıra bağıra geldi. Galatasaray'ın gol atacağı belliydi. Takım oturmuş ve iyi oynamaya başlamıştı. Gaziantespor'u allak bullak ediyordu. Bir değişlik yaptı ki inanılmaz.

_Gaziantep karşısında çok hırslı ve istekliydi.
Kewell'ı oyundan alarak Galatasaray'ı bitirdi. Kewell takımın beyni ve lideriydi. "Benim takımımda lider yok" diyor ya ilk defa Galatasaray'da lider vardı. "Benim takımımda lider yok" diyen Rijkaard lideri kenara aldı. Sakın ha! Bana 'sarı kartı vardı' demesin. Kewell, Emre (Belözoğlu) değil. Elyasa, hakemden de yüz bularak Kewell'ı çıldırttığı için Kewell sarı kart gördü. Kewell'ın sarı kart gördüğü pozisyonda Elyasa'nın da sarı kart görmesi lazımdı. Elyasa'nın ikinci sarıdan kırmızıya dönmesi lazımdı. Ama Bünyamin Gezer, Elyasa'ya kırmızıyı çıkaramadı. Bunu yüzüne karşı da söylerim. Çünkü Kewell'a sarı kart çıkartması pozisyonu yakından izlediğini gösteriyor. Yakından izleyen bir hakem Elyasa'nın arka arkaya iki sarı kartlık hareketini görürdü. Biri formadan çekiyor. İkincisi ise yeni sakatlıktan çıkan Kewell'ın ayağına gaddarca vuruyor. Ve kaçıncı vuruşu ayağına. Hakem, Elyasa'yı himayesi altına almış, adam isyanlarda. Ama Galatasaray öne geçtikten sonra hele Kewell'ın golüyle öne geçtikten sonra gayet neşeliydi ve öfkesini falan unutmuştu. Zaten Kewell oyundan alındığını görünce şaşırdı ve "Beni mi!" diye sordu. Devam etse Kewell değil ama Elyasa kesin kırmızı kartı görürdü. Ama "Galatasaray lidersiz" diyen Rijkaard, Galatasaray'ı bu sefer kendi elleriyle lidersiz bıraktı. Adamın ne dediği, ne yaptığı belli değil. Şaşkın! Adnan Polat'ın sevgilisi... Ağustos ayında Avrupa'dan elenmiş, ligde maç kazanamamışken "Ben bu adamın sözleşmesini uzatacağım" diyor sanki soran varmış gibi. Kendi kendine... İşte buyur, Rijkaard bu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor