06 Nisan 2011 | Çarşamba

Deneyimli değil

Hareketli bir haftayı geride bıraktık. İsterseniz sondan başlayalım. Tarihinin en karanlık dönemini yaşayan Galatasaray, Antalya'ya mağlup olarak kötü sonuçlarına bir yenisini daha ekledi. Galatasaray'ın gelmiş olduğu noktayla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Galatasaray'ın artık maç sorunu yok. Antalya maçı gösterdi ki bitmiş Galatasaray... El birliğiyle bitirdiler. Yönetim, medya ve de taraftar güruhu, 'grubu' demiyorum, güruh!..

Taraftar, kulübe sahip çıkan adamdır. Bilinçli ve kasıtlı yazılanların ve söylenenlerin etkisinde kalıp, düşünce bir de tekme vuran değil... İnsanın iyi günde dosta ihtiyacı yoktur. İnsanın kötü günde dosta ihtiyacı vardır. Antalya'ya gidişteki ve dönüşteki olaylar Galatasaray'ın gerçek taraftara sahip olmadığını ortaya koydu. Onun için artık Galatasaray'ın herhangi bir maçını yorumlamanın anlamı yok. Yönetim de zaten bitti. Artık 'Yönetim, gitsin kalsın' diye de bir durum yok. İbra edilmedi ve anlaşıldı ki dava da açılmayacak. Bu yazının yayınlandığı saatte Adnan Polat da yeni kongre tarihini açıklamış olabilir.
Önemli olan bu yeni kongrede toparlayıcı bir kişinin çıkması...
Galatasaray bir Sırat Köprüsü'nde... Kulübü bu sırat köprüsünden geçirecek bir lidere ihtiyaç var. Güvenilir biri olacak, deneyimli biri olacak ve geniş bir kitlenin desteğine sahip olacak.

ZAR ATACAK DURUMU VAR MI?
Son kongrenin öncesinde ve sonrasında bir tehlike ortaya çıktı. Benim "Liseci" dediğim dazlaklar var. Bunlar yine hortladı ve Adnan Polat'a yönelik muhalefeti kullandılar.
Kongre öncesi Işın Çelebi'nin "Beyaz Galatasaraylılar" demesi üzerine kıyamet koptu. Işın, "Beyaz Galatasaraylı" diyerek aslında bu tehlikeye işaret ediyordu. Yani 'Galatasaray'ı liseliler, lisesizler diye bölmeyin. Yeniden lisecilik oynamayın' diyordu.
Ama kıyamet koparanlar dahil kongre ve sonrasında gördüler ki Işın Çelebi haksız değil. Bir takım liseciler, Adnan Polat'a karşı oluşan muhalefeti kullandılar. Bir takım liseci yazarlar, kongre için, "Bu lisenin zaferidir" diye yazabildiler. Bu, Galatasaray'ı bölünmeye götürür. Kulüp bu haldeyken, yeniden 'liseliler-lisesizler' ayrımını yapmaya başlarsalar bu Galatasaray'ın sonu olur. Onun için bu yeni kongrede görev alacakların çok dikkatle seçilmesi lazım.
Şimdi ortada, kendi açıklamadı ama adaylığı konuşulan isim Ünal Aysal.
Ünal Aysal, benim hem adamlığına, hem Galatasaraylılığına kefil olacağım bir isim. Tek gün kulüp yöneticiliği deneyimi yok. Bunun açık anlamı şu: Bir zar atıyoruz; düşeş de gelebilir, hepyek de gelebilir. Ama Galatasaray'ın bugün zar atacak durumu var mı? Hatta Ünal Aysal'ın kendisinin... Pırıl pırıl bir isim..

KULÜBÜ BORÇSUZ DEVRETT
Özhan Canaydın da öyle geldi Galatasaray'ın başına... En ümitli olduğum başkanlardan biriydi. Çünkü Özhan'ın 20 seneden beri Galatasaray Başkanlığına adım adım hazırlandığını biliyordum. Kongre öncesi beni ziyaret ettiğinde elinde kocaman bir kitapçık vardı. Neler yapacağını, planlarını anlatan... Bunların hiçbirini yapamadı ki Ünal'a göre çok deneyimliydi Özhan... Tekrar söylüyorum; Ünal çok başarılı bir iş adamı ama tek gün kulüp yöneticiliği yok! Benim kafamda, bu Sırat Köprüsü'nü geçirecek lider adayı, 'başkan' demiyorum, lider adayı; Alp Yalman. Galatasaray'ın en başarılı, en deneyimli ve o 2000 yıllarındaki efsane takımın temellerini atan adamdır. Faruk Süren, Mehmet Cansun, Özhan Canaydın, Adnan Polat; Alp Yalman'ın yönetim kurulunda üyeydiler. Bu şu demek; 'Alp Yalman, bunlar yarın benim rakibim olur, tehlikeli adamlar, bunları yok sayayım' diyenlerden değil. Ne olursa olsun, en iyilerle çalışmayı tercih eden, kendisine güvenen bir lider. Kulübü de söz verdiği gibi borçsuz olarak devretti. Alp Yalman bıraktığı zaman Galatasaray'ın kimseye 5 kuruş borcu yoktu. Ve de haksızlıklara uğrayarak ayrıldı Galatasaray'dan... Buna rağmen kırgınlığını, küskünlüğünü ifade etmedi hiç... Hep sessiz kaldı. 2000 yılında da kendini tamamen emekliye ayırdı. İşlerini de tasviye etti. Kulüpte sadece kongre üyesi olarak kaldı. Göçek'te bir teknesi var, boğazda bir villası var. Sinemaya öteden beri meraklı. Elinde binlerce DVD'den oluşan bir koleksiyon var. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu, sakin bir hayat yaşıyor. Şimdi bu hayatı bırakıp, yeniden tsunamili bir denizin içine girer mi; ondan bunu istemeye hakkımız var mı, bilemiyorum. Ama bana, 'Bu Galatasaray gemisini kim yüzdürebilir' diye sorarlarsa eğer, "Alp Yalman" derim. Yakın dostum, bir dönem için, hatta bu geminin yüzdüğü görülürse, süre daha da kısalabilir, kongre kararı alır. 'Tamam arkadaşlar ben gemiyi yüzdürdüm. Hadi bana müsaade... Ben yine sakin günlerime dönüyorum' da diyebilir. Alp gelmeli... Benim tanıdığım Ünal Aysal katiyen sorun olmaz. Böyle bir oluşuma istenirse içeriden, istenirse dışarıdan destek verecek bir karakter.

LİSELİLER ÇOK RAHATSIZ
-Hatta aday olmayı düşünenlere destek verebileceğini açıkladı.
Ünal'ın hayat boyu Galatasaray'la ilgili bir hırsı olmadı.
İstenileni hep verdi. Hiçbir zaman 'Bana da şunu yapın.
Ben de şunu istiyorum' demedi. Tam tersine "Benden uzak durun. Mecbur kalırsanız, beni çağırın" dedi. Öyle bir adam...
Onun için tsunamili denizi sakin bir denize Alp YalmanÜnal Aysal iş birliği götürebilir. Hem kulüp düze çıkar, hem de bu bölünme tehlikesi ortadan kalkar.
Liseliler benim çok yakın arkadaşım. En çok rahatsız olanlar onlar... Gerçek liseliler bu lisecilerden, dazlaklardan, kafatasçılardan çok rahatsız. Bu ayrımı iyi yapmak lazım. Liseli başka, liseci başka...

ÜÇÜNCÜ LİGDE OYNASIN
-Milli maçtan bu yana gerek görsel, gerekse yazılı medyada Arda konusu sıkça tartışılıyor.
Arda, Galatasaray'da bitti. Arda'yla ilgili konuşmaya gerek yok. Arda, Galatasaray'da bitti. Yeniden başlayabilir mi, bilmiyorum! Bitti. Çünkü Arda biliyor ki bu "Güruh" dediğim kişiler onu rahatsız etmeye devam edecekler. Arda'nın sahiplenmeye, kucaklanmaya ihtiyacı var ve en çok şimdi var ve o anda bu güruh onu itiyor, ona küfür ediyor.
Bitti. Arda'nın zerre kadar aklı varsa gider. Nereye giderse gitsin. İsterse Almanya'nın üçüncü ligine gitsin.

EMRE İLE MUKAYESE EDİLMEZ
- Milli maçta "Bunu da yazın" şeklinde bir çıkışı vardı. Eleştirilerden çok bunaldığı anlaşılıyor. Siz böyle bir hareket yapmasını doğru buluyor musunuz?
Ben olsam yapmazdım. Ama Arda'dan da ben olmasını isteyemem. Ben görmüş, geçirmiş, deneyimli, olgun bir adamım. O gencecik bir delikanlı... Ve medya tarafından bu kadar üstüne gelinirse... Arda'yı ezmeye ve yok etmeye yönelik bir medya var. Bu "Güruh" dediğim insanlar da o medyaya alet oluyor. Galatasaray düşmanlarına alet olan; Galatasaraylı olur mu!..
Arda'yı yok etmek istemelerinin sebebi, kendi takımlarında böyle bir adam yok. O adamın kendi takımlarına gelmesine imkan da yok. O zaman 'Yok edelim' diyenlere alet oluyor, kendine 'Galatasaraylıyım' diyen birtakım güruh... Sahipleneceğine, sımsıkı sarılacağına...
Arda'nın yaptığı Emre'nin yaptıkları ile mukayese edilmez.

-Aslında bir ölçü vardı...
'Benim aleyhimde her şeyi yazdınız, bu golün güzelliğini de yazın.' Dediği de bu... "Ben olsam yapmazdım" derken 'Arda hatalı' diye söylemiyorum. Bunu da Arda'nın aleyhine kullanacaklar onu biliyorum.
Onun için söylüyorum. Nitekim öyle oldu.
Utanmadan, Arda'nın yaptığını, Emre'nin yaptıkları ile mukayese edenler çıktı.

GALATASARAY CİNAYET Mİ İŞLEDİ!
Eskişehir maçında tribüne atılan şişe nedeniyle başından yaralanan Batuhan Sağır'a, Galatasaray'ın gereken ilgiyi göstermemesi ve Arda'nın ziyarete gitmemesi nedeniyle yoğun eleştiriler geldi.
Bunların hepsi bilinçli ve kasıtlı medyanın oyunları... Konuşmak dahi istemiyorum. Bu konuda edilecek her laf konuyu uzatmaya ve bunlara yeni silahlar vermeye yarar. Bunların hepsi bilinçli ve kasıtlı yapılıyor.

NİYE EV VERSİN?
Nasıl bir yöntem izlenmeliydi? Ailenin ev ve nakit para istediği, Galatasaray'ın da bunu şantaj olarak görüp kabul etmediği açıklandı.
Ortada bir adli vaka var. Bunun bir adli vaka olduğunun kimse farkında değil. Galatasaray bir cinayet mi işledi de sus payı veriyor? Ben sana durup dururken niye ev vereyim? Ev istediler mi bilmiyorum. -
Kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada yer aldı. İstedilerse bu da başka türlü bir şantaj... Gidersin
mahkemeye yasal olarak tazminatını istersin. Mahkeme ne hükmederse eder. Bu arada Galatasaray sana bir teklifte bulunur. 'Gel sen bu davadan vazgeç. Ben sana şu kadar vereyim' diye. Bu dünyanın her yerinde var. Ama evvela olayın adli yönünün ortaya çıkması lazım. Bunu ortaya çıkarmadan 'Ben seni mahkemeye veririm ha...' denmez.
Böyle bir şey yok. Çok ayıp bir şey. Galatasaray kaptanı niye gitsin ya?

ARDA GİTMEYEBİLİR -
Batuhan, Arda'yı görmeyi çok istediğini söyledi. Olabilir. Her maçta olay çıkıyor Türkiye'de. Her maçta yaralananlar var. Her maçta kazaya uğrayanlar var. 'Her uğrayana birisi gitmeli' diye bir adet var mı? Gider gider; gitmez gitmez. Kime ne! Burada mesele Galatasaray'a ve Arda'ya saldırmak için bahane aramak.








Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor