Necmi Perekli

Necmi Perekli

11 Mart 2010 | Perşembe

Trabzon hayalim

Forvette iki delikanlı... İleride adeta ikiz kardeş gibi duruyorlar. Biri diğerinin ne yapacağını, sanki vücutlarına yerleştirilmiş mikroçiplere gelen sinyallerle anlıyor... Biri sağa kaçarken, diğeri sola çarpraz koşu yapıp rakip defansı darmadağın ediyor. Ardından, orta sahada görev yapan oyunculardan biri bu şaşırtmaca koşuların rakip savunmada yarattığı kaosu değerlendirip, defansı delerek sık sık kaleciyle karşı karşıya kalıyor. Böyle bir Trabzonspor forvetine kusur bulunmasına adeta ağzım açık, şaşıp kalıyorum. Sohbet ettiğim candan bir arkadaşım -ki hiçbir zaman oyundan memnun olmayan, adeta ruhu kararmış gibi her şeye kulp bulan biri- hemen ortaya atlayıp, maçın en zevkli anında; - Şu adamın yaptığın bak! Olur mu böyle şey? diyerek savunmadaki oyunculardan birisini yererken, artık sabredemedim. Ortaya atladım ve başladım konuşmaya; - Yahu arkadaşım sen başka maçı mı izliyorsun? Bu savunmanın nesine kabahat bulursun anlamadım gitti. Adamlar oynuyor işte! Şu bekteki adamlara dikkat et. Sağlı sollu gidiyorlar. İlerideki arkadaşlarıyla verkaç yapıp, rakip savunmayı Fatih'in 'Balyemez topları' gibi delip geçiyor ve orta yapıyorlar. Sonra es kaza bir açıkları olduğunda stoperler hemen arkalarını örerek, değil rakip forvetin geçmesine, sineğin bile geriye sızmasına engel oluyor. Bunu da mı görmüyorsun? Fakat ne fayda! Gözleri kararmış arkadaşımın. Takım ne yaparsa yapsın bir türlü gönlü hoş olmuyor. Bu kadar peşin hükümlü olunur mu!

Bu takım eleştirilir mi?

Derken, birden orta sahadan iki oyuncumuz süratle geriden aldığı topla verkaç yapıp rakip ceza sahasına giriyor, forvet elemanlarından birisinin duvar pasını kapıp şutunu atıyor ve gol... İşte benim Trabzonspor'um bu! Gol deseniz ancak bu kadar güzel hazırlanır. Öyle değil mi ? Orta sahada oynayan çocuklar rakip orta saha elemanlarına değil top oynatmak, rahat soluk alıp dinlenmelerine dahi yaptıkları seri ve ani preslerle izin vermiyorlar. Ya yakaladığımız serbest atışlar? Üç atışın tamamı kaleciyi bunaltırken biri de köşeden ağları buluyor. Serbest atışların yapılışı bile ayrı bir güzellikte... Ben böyle harika bir Trabzonspor'a söz söyletir miyim hiç. Bu ara bir korner oluyor... Geriden bir oyuncu sağ taraftan korneri kullanmaya gidiyor... Top ön direğe gidip herkes 'auta çıktı' düşüncesine kapılırken, bir oyuncu 'meşin küreyi' öyle bir ustalıkla geriye aktarıyor ki orada ne olacağını önceden bilen forvet oyuncularımızdan birisi topu kafayla ters köşeye bırakıyor... Ve yine gol!

Bir bardak su içtik!
İşte bu kadar! Takımda yapılan her hareket planlı programlı... Kondisyon deseniz bırakın 90 dakikayı, 120 dakika bile dayanacak güçte. Buna rağmen hâlâ takımı eleştiren arkadaşıma bir şey diyemediğim için öfkemden elimi yere vurduğumda aniden bir acı hissettim... O da ne! Evimin bahçesinde, sallanan koltuğumda uyuya kalmışım. O gördüğüm Trabzonspor da rüyalarımın gerçeği, hayallerimin kuruntusu değil mi! Yıkıldım bir an için... Derin bir nefes alıp, "Elbette böyle bir takım ortaya çıkar bir gün. O zaman biz de koltuklarımızda seve seve izleriz Trabzonspor'umuzu" dedim. Yarın akşam oynanacak Gaziantepspor maçında böyle bir Trabzonspor görme dileğiyle rüyamın üstüne bir bardak su içtim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor