Alkışlar Tolga'ya...

Milano'daki Trabzonspor ile Manisa'daki Trabzonspor'un futbol mantığı ve tarzı asla bir kefede tartılamaz. İnter karşısındaki Trabzonspor'un özellikle ilk devredeki oyun tarzı, stili ve mantığı dosdoğru ve yerinde idi.
Bunun dışında rakibin bu devredeki tutuk oyununa aldanıp, keklik gibi rakibin tuzağına düşmek, kendini zavallı durumuna sokmaktan başka bir işe yaramazdı.
Nitekim devre bitene kadar İnter karşısında mantıklı ve dirençli ve bu şartlar ile kategori içerisinde olması gereken oyun tarzını gördük.
İlk yarıda belki göze hoş gelen ve keyif veren bir futbol ortaya koyamadı ama bu durumda Trabzonspor takımında bundan daha fazla ve farklı bir futbol beklemek yanlıştır.
Bu yarıda Tolga'yı özellikle kalesini dolduran ve rakibe kalesini kapatan, duruşu, tutuşu ve topu oyuna sokuşu ile takımını rahatlatıp savunmadan hücuma sokan bir kaleci olarak izledik. Kurtarışlarıyla arkadaşlarına önce güven verip sonra ateşleyen bir faktör oldu.

Hakem müthiş yönetti
İkinci yarıda kendine güveni yerine gelen rakibini fazla önemsemeyen işin gereklerini gören Trabzonspor, İnter balonunu ayırt etti!
Trabzonspor ikinci yarıda oyunun gereğini yaparak, rakibinden korkmadığını en ufak bir fırsatta galibiyete uzanabileceğini düşündü.
Nitekim final bölümünde Halil'in direkten dönen topunu iyi takip eden sahanın başarılı futbolcusu Celustka tek vuruşla tarihi gole imzasını attı. Bu zor zamanda Türkiye'ye ihtiyacı olan galibiyeti Trabzon'a getirerek bu takımı Şampiyonlar Ligi'ne layık görenleri utandırmadı. Bu maçta seyrettiğimiz İsveçli hakem tüm hakemlik dünyasına uygulamalı ve teorik olarak, önce insanlık, sonra da meslek ahlakı dersi verdi. İtalyanlar'ı kendi sahasında kayırmadan maçı delikanlı gibi bitirmiştir. Şunu da bu galibiyet esnasında iliştirmeden geçemiyeceğim.
Sakın ola ki bu galibiyet ile lig maçlarını ve bundan sonra oynanacak Avrupa maçlarına rehavet ve rahatlık hissederek çıkmayın.