12 Eylül 2010 | Pazar

İyileştirme...

Şöyle mi oluyor? Gidiyorsunuz ve futbolcu ile anlaşıyorsunuz. Kulübüne bonservis, kendisine yıllık bir rakam veriyorsunuz. Altı, üstü, primleri vs. derken uzlaşıyorsunuz.
Sonra da bir sözleşmeye, muhtemelen A4 kağıda tek tek bunları not ediyorsunuz.
Taraflar sözleşmeyi okuyup, okutup imzalıyor ve masadan kalkılıyor.
Tokalaşılıyor ve hayırlı olsun dilekleri ile sözleşiliyor.
Buraya kadar her şey dünyada nasıl işliyor ise bizde de aynen uygulanıyor.
Özellikle yabancılar için her şey, uluslararası kaidelerle yürüyor.
Her şey ama her şey not ediliyor. Ediliyor ki sonradan kimse kıvırmasın.
Konu kapanıyor. Kafalar rahat, idmanlar ve maçlar bekleniyor. Biliniyor ki kurallara uymayan cezasını çeker.
Herkes rahat, herkes mutlu. Söz'leşi, yazıya döküldüğü için, söy'leşi de kalmıyor.
Haliyle, söz de uçmuyor, sözü verenler de.
Sözünde durmayan cezasını çekmek üzere bir yola çıkılıyor.

***

Sonra her ne oluyorsa, yabancı oyuncu da yerelleşiyor zaman içinde. O derece yerelleşiyor ki hemşehri oluyor, yerel kostümlere giriyor.
Ya konuştuğu arkadaşlarından etkileniyor ya da menejerlerinden.
Ya da kurban bayramı öncesi Türk usulü pazarlık görüntülerinden.
Bir şekilde etkileniyor adamlar. "Pazarlığı sağlam atamamışım ben" diyor.
Değerini, sadece ve sadece sahada artırabileceğini unutuyor...
Bilek gücüyle, tokalaşarak, kolu sağlam sallayarak kıymetini Türk usulü artırmaya çalışıyor.
Uzatıyor kolunu hemen. Oyun devam ederken üstelik. Biraz kaprisle süslüyor kendini. Duymuşsa eski uygulamaları, daha da heyecanla istiyor.
Ona anlatan da ondan farklı değil tabii. Kulübü 'estetik cerrahi' merkezi sanıyor. "İyileştirme, sağlamlaştırma, sıkılaştırma vs." istiyor "TIP" dilinde. Oysa çözüm "TOP" dilinde.

"Anlaşmalar transfer dönemlerinde yapılır." "Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok." "Bu iyileştirme, kulübün temeline koyulan dinamit gibidir."
Bu sözler Şenol Güneş'e ait. Kulübün tüm eski ve yanlış uygulamalarına gönderi niteliğinde üstelik...
Tüm oyunculara, unutulmuş kulüp prensiplerini tek tek öğretmektir bunun adı.
Bundan sonra böyle demektir. Bundan öncekileri unutun demektir, onlar yanlıştı demektir.
Bir de; sözleşmenizi yaparken, en baştan sağlam yapın demektir biraz da...
Henüz sözleşme uzatmamışlara bir koz gibi gözükse de oyuncuyu korumaktır bu.
Sahada kıymetini artıran herkesin pazarlıkta elinin güçlü olmasını önermektir bu.
Masaya otururken kıymetli oturmayı teşviktir.
O anı iyi değerlendirin demektir.
Burada en büyük görev, bu tip konulardan hiçbir şekilde etkilenmemeyi başarabilecek taraftarda.
Müdahil olmamalı bu konulara.
Etkilenmemeli. Sürece saygı duymalı, korumalı iki tarafı da.
Bir tarafı iyileştirirken, diğer tarafı "hasta eden" hiçbir sistem sağlıklı netice vermez.
***

Bizler o anlar da popüler sporlara kilitlenmiştik ki, haber Moskova'dan geldi. Selçuk Çebi, grekoromen güreşte bir kez daha Dünya Şampiyonu oldu. Türkiye ve Trabzon'a büyük gurur yaşattı.
Hele o sevinç gösterisi; o kadar doğal ve ancak bu kadar muhteşem olabilirdi.
Teşekkürler Selçuk Çebi...
***

Geçmiş bayramınız kutlu olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor