Ön eleme!..

Hayal edin. Sezon çoktan bitmiş ve ligi 3. ya da 4. tamamlamışsınız. Avrupa kupalarına birkaç ön eleme ile katılacaksınız. Taraftar olarak neyi değiştirmek isterdiniz bugünden itibaren? Hoca olarak neyi, futbolcu olarak neyi?
Yönetim, sağlık ekibi, altyapı, kulüp personeli ve medya olarak, neyi?
Sıralamadan memnun olur muydunuz?
Ah keşke şunu şöyle yapsaydım der miydiniz?
Hayıflanır mıydınız kaçan şampiyonluğa?
Ulaşılmış en ön elemeli Avrupa, mutlu eder miydi sizi?
Buna da şükür mü derdiniz?
Trabzonspor'da her birim, kendine bu soruları sorma cesaretini göstermeli.
Ligi şampiyon bitiremeyişlerin nedenleri, tam da bugünlerde aranmalı işte.
Yani, çözümün bugünlerde olduğunu fark edebilmeli. Ve parçası olmalı çözümün.

* * *
Maçta (stadyumda) olan maçta kalır! Ben buna inanmam işte.
Kalmamalı. İnsanlar özür dilemeyi de bilmeli. Teşekkür etmeyi de.
Yapılan bir yanlışın hesabını verebilmeli herkes.
Maçta olan maçta kalmamalı. Konuşulmalı, irdelenmeli. Şenol Güneş, maç sonunda bizim ekranlardan fark edemediğimiz tepkilerin canlarını acıttığından bahsetti.
Anlık tepkileri bir tarafa bırakırsak, toplu tepkilerin böyle bir takımın hak edişi olmadığını düşünüyoruz.
Hocayı böyle söyleten zihniyetin elindekinin değerini pek de bildiğini sanmıyoruz. "15 günde bir şehrine, Trabzonspor geliyor ama şehir bunun farkında değil!"
En büyük stadyum yapılsın istiyor (haklı olarak) ama en küçüğünü dahi doldurmuyor! Maç seçiyor! Maçta da dakika seçiyor!
En baştan ön elemesini yapıyor!
Bir türlü (gol ve tepkiler hariç) organize olamıyor!
Olmuyor!
Sürekli olarak da "sporla" bölünüyor!

* * *
Camiada herkesin kendine; "Nasıl görünüyorum?" u sorması gerekiyor.
Takım, emsallerinden çok ileride ve iyi durumda.
Onlar iyi görünüyor.
Peki ya, tribündeki taraftarı, yönetimi, sağlık ekibi, altyapısı, medyası ve kulüp personeli emsallerine göre nasıl görünüyor? Ve yıllardır herkesin ortak görüşü olan; "Trabzonspor ne eder eder, kendini imha eder" sözü. Şimdi sen bu görüşe "yıllardır verdiğin katkıya ne diyorsun?" Ön eleştiriye, var mısın? Yok musun?