Lisans yırtığı...

Onur Recep Kıvrak'ın performansı, onu bilenler için son derece sıradan, son derece olağan bir performanstı aslında...
Onur böyle oynuyor zaten...
Elazığ'a da böyle, Lazio'ya da böyle... Büyük küçük fark etmiyor Onur için... Pazar gecesi bir bakıyorsunuz alkış, tebrik etme yarışı... Onur'u kutlama yarışı büyük bir abartı ve bir şeyleri gizliyor özünde... "Ezdik, tek kale oynadık, Onur'a dua edin siz" sözünün kibarcasıydı... 'Böyle de centilmendir bizim oyuncularımız' demekti...
Oysa tebrik edilmesi gereken tek bir kişi varsa o da maçın hakemiydi... Es geçildi...
Hani ona tebrik?

***

Şöyle düşünün... O hakem ki; Sahada çoktan olmaması gereken Melo'yu sahada tutarak, ataklara, kurulan baskıya, Onur'a atılan o şutlara dolaylı yoldan büyük bir katkı vermiş olmadı mı?
O hakem ki; En az 3 net kartı cebinde saklı tutarak, Riera'yı sahada tutmuş, o Riera ki Colman'ı sahadan attırmıştır...
Bu durum, o ataklara, kurulan baskıya, Onur'un kurtardığı şutlara dolaylı yoldan büyük bir katkı vermiş olmadı mı?
O hakem ki; Maçı birlikte yönettiği Drogba'nın kartlarını görmeyip, önerilerinden etkilenip, Mustafa'yı olmayan faulden kartla cezalandırdığı için, ataklara, kurulan baskıya, Onur'a atılan şutlara dolaylı yoldan büyük bir katkı vermiş olmadı mı?
O hakemlerden biri ki; Colman'ın, köşe gönderinde Semih'ten aldığı topu, Henrique'ye atana kadar bayrağını kaldırmaması, sonra her ne oluyorsa kaldırma gereği duyuyorsa peki? 'Hadi futbol konuşalım mı' diyeceksiniz her defasında Trabzonspor'a?
O nedenle, atakları kurtarana değil, atakları başlatana, yani hakeme olmalıydı o tebrikler...
Kontrolü Drogba'ya bırakan hakeme olmalıydı o tebrikler...
Yoksa Onur'u kutlamak marifet değil.

***

Aslında niye anlaşamıyoruz biliyor musun?
Çünkü sen o duyguyu bilmiyorsun...
Bildiğini zannettiğin, hissettiğini düşündüğün başka bir şey senin...
Ne zaman ki "ezeli rekabet, ebedi dostluk" başlığı altında sahaya çıkıp birbirinize giriyor, kozlarınızı paylaşıyorsunuz...
İşte o zaman Trabzonsporluların ya da Anadolu'da herhangi bir kulübün yıllardır yaşadığı o duyguya az biraz teğet geçip gidiyorsunuz, o kadar!
O nedenle biz; 'Trabzonsporlu oyuncular hakem marifetiyle rakibine sahada resmen ezdirildi' derken... 'Hem de bu durum, her İstanbul'a gelişinde, bir değil binlerce kez oldu' derken...Sen "Bizim de penaltımız vardı ama" diyorsun...
Mesele, gol... Mesele kupa...
Mesele, galip gelmek, üstünlük meselesi senin için...
Benim için değil, bilmem anlıyor musun?