Ertesi gün...

Futbolda kazanma duygusunun, rakibi yenme duygusunun yerini hiçbir şeyin tutamadığını kolay unutuyoruz.
Ya da kaybetmenin verdiği o ruhsal çöküntü halinin hayatımızı nasıl etkilediğini...
Yani ertesi günü hiç düşünmüyoruz bizler...
Oysa ne ertesi günler yaşandı, keşkelerle dolu, şahidiyiz! Öfkemiz, aklımıza hakim oluyor ve kaybediyoruz sıklıkla...
Trabzonspor, bu maçların yani gerilimi öyle ya da böyle yüksek karşılaşmaların kaybedeni oluyor.

**

O doksan dakika boyunca "bireysel tatminler" kuruma zerre katkı vermediği gibi, büyük büyük zararlara da neden oluyor.
Hemen bir gün sonra ya da maçın bitiş düdüğüyle birlikte yaşanacaklar ya da yaşantılar yine şöyle olacak:
Futbolcular, muhtemelen izin günlerini başta İstanbul olmak üzere, ülkenin farklı yerlerinde geçirecekler...
Zaten arkadaş olan bazı oyuncular sarmaş dolaş olacak, randevulaşacak, forma değiştirip, tokalaşacak...
Teknik adamlar açıklamalar yapacak, yöneticiler muhtemelen hakemlere ağır sözler edecek.
Taraftarlar zaten bir türlü anlatamadıkları"haklılıklarını" bu kez kısık sesleriyle anlatmakta zorluk çekecek...
Medya yakaladığı fırsatı bir koca hafta işleyecek, koca bir davayı maçın skoru, sonucu üzerinden okuyacak!

***

Körün aradığı zaten bir göz...
Koz vereceksin mücadelende seni yalnız bırakan, yalnızlaştıran, ötekileştirenlere...
Bozulmak yok öyle...
Yaşayacakların muhtemelen böyle olacak.
O nedenledir ki, o yeşil bölgeye "ne cisimle, ne de cisminle" asla müdahale etmeyeceksin.
Onlara benzemediğin için Trabzonspor olduğunu asla unutmadan gururla çıkacaksın stadyumdan.
Oyunculara ait o mahrem alana saygılı olmayı sen öğreteceksin onlara...
Ve sen önce tribünde kazanacaksın.
Yaptığın doğrularla, bazı fırsat kollayıcıları utandırarak kazanacaksın.
Üç ihtimali olan bir oyun denilse de futbola, dört ya da beşinci ihtimallerin nasıl üretildiğini de unutmayacaksın.

***

Sahadakiler ne yapacak peki?
İtalya'da Juventus karşısında oynadığı karşılaşmanın oyun planı, Trabzonspor oyun planı olarak ilan edilmeli sezon bitene kadar.
Zokora, Colman, Bourceanu, Özer dörtlüsünde ısrar edilmeli.
Hakemlerin kart uygulamaları önemli.
Karta meyilli oyuncular tahriklere kapılmamalı.
Kişisel hesap görme derdine düşmemeli. Kişiler kurumları yakar, unutulmamalı...