Kazanan haklı, mutlu...

Olmayan bir şeyler olduğunu takım kazanırken tespit etmek yıpranma oranınızı düşürür...
Hem kaybedip, hem de kötü oyunla bunu başarabilirseniz, kendi sonunuzu kendiniz hazırlatmış oluyorsunuz zaten... Rıza Çalımbay, ligin ikinci yarısı bana ait olacak demişti...
Ne dese haklı elbette... Neticede bu kadroyu o kurmadı, bu yıpranmışlık, bu bitkinlik özellikle bazı oyuncular için, ona ait değil...

Kazanımları var Trabzonspor'un...
Olumlu düşünmek için zorlama yorumları bile kolaylaştırıyor bu durum...
Kazanmayı bilen bir takıma dönüşüp, bir evre sonrasında yarışan takıma dönüşecek..
Planlaması bu olsa gerek Rıza hocanın... İyi futbol namına pek bir şey üretmeseler de, kazanmayı bilen bir Trabzonspor var ve bunu tartışmasız büyük golcüsü Burak Yılmaz'a da borçlu bir çok maçta..
Öyle anlarda devreye giriyor, sahneye çıkıyor ki, ağızlar açık topun filelerle buluşması izleniyor. Kısır ve de mahkum futbolun bir nedeni olarak düşünüp yazmaya yeltendiğimiz anlarda, Burak-N'Doye ikilisi attığı, attırdığı gollerle buna engel oluyor adeta...
Kazanılan son 3 lig maçında kazanan Trabzonspor ve Çalımbay olunca, kazanan kadro ve dizilişi önümüzdeki haftada otomatik olarak yazabileceğiz.

Ama bu diziliş, bu öyle ya da böyle kazandıran tercihlerin, yine kötü bir oyun ve bu kez kötü sonuçla da bitebileceği ihtimali hâlâ var bu farklı skora rağmen. Kazanmak, kazanmayı tetikledikçe, daha baskılı, daha etkili bir Trabzonspor izleyeceğimizi düşünüyorum.
Trabzonspor, derbide dengelerin değişmesiyle birlikte bambaşka bir heyecanın içine girmiş oldu, koptu denilen lig yarışında... Bundan sonra seyirci maçlara gelecek, iyi futbol isteyecek, her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor.
Okay çok iyi, Burak büyük golcü, Onur yine maçı kıran, Hubocan ise "stoperi varmış meğer Trabzonspor'un" dedirtti. Kazanan haklı, mutlu...
Gerisi laf-ı güzaf futbolda...