Köprünün altı!

Milyonları peşinden koşturan futbol, yarışan ve izleyen için eğlence unsurudur. Bu bilinçle oynayanın da seyredenin de isteği mutlak başarıdır. Başarıyı yakalayabilmek için futbolcusu, teknik sorumlusu, yöneticisi ve taraftarı bir bütün olarak, kendine düşen görevi yerine getirme sorumluluğunu taşır. Özellikle taraftarın sorumluluğu, yarışmanın düzeyli, başarılı geçmesi için önemlidir. Taraftar kendinden çok takımını düşünmek, futbolcusuna sahip çıkmak durumundadır. Beşiktaş taraftarının, başkan Yıldırım Demirören ile hesaplaşma saçmalığını bırakıp, derbideki gibi takıma desteği övgüye değerdi! Başarısızlıkta taraftar, centilmenlik çerçevesinde protesto etme hakkına da sahiptir.

Şampiyonluk kolay değil
Bu hak, Gaziantep'te Nihat Kahveci'ye yapıldığı gibi küfür ve hakaret etmek değildir. Nihat salt ülkemizde değil, Avrupa'da kendini kabul ettirmiş, Beşiktaş'ın değerli evladıdır. Efendiliği, başarıları tartışılmaz. 5 yıl oynadığı Sociedad'da 59, üç yıl formasını giydiği Villareal'de 24 gol atarak kalitesini kanıtlarken, kişiliğiyle de kendini İspanyollara sevdirmiştir. Yaşadığı şanssızlık geçicidir. Nihat gibi başarı yarışında duraksayan Beşiktaş, şampiyonluk yolunda devam edebilecek güce sahiptir. Şampiyonluk, şu anda elbette zor olasılık. Ancak bu olasılık, üstteki rakiplerin verecekleri kayıplara karşılık Beşiktaş'ın, kalan 13 maçı üçer puanla bitirmesi sonucunda gerçekleşebilir. Olur mu? Takımlar arasındaki güç farkının fazla olmadığı, herkesin herkesi yenebildiği lig her türlü sonuca açık özelliğini, bitime dek koruyacak gibi görünüyor. Beceri ve şansı yüksek olan, en az hata yapan takım, ipi göğüsleyecektir. Unutulmamalıdır ki bu köprünün altından daha çok sular akacak. Bu akış, cumartesi günü Kayseri'den başlayabilir!