Evlada güvenmek

Şu yabancı teknik direktör hayranlığının ne zaman biteceğini, kendi hocalarımıza ne zaman güvenip, değer vereceğimizi merak ediyorum! İşte gördük; Tayfur Havutçu öncesi ve sonrası Beşiktaş'ı! Dökülen yıldızlar topluluğu bu takıma sihirli değnek değmedi, Kayserispor maçında! Genel oyun karakterine dokunmadan, dizilişi bozmadan Tayfur hoca, Schuster'in kızağa çektiği Ernst ile Necip'i ön liberoya koyarak orta sahaya direnç ve işlerlik kazandırıp, Guti'yi forvetin arkasında görevlendirince; hem izlenebilir futbol geri, hem de farklı galibiyet geldi.
Son yirmi haftada Schuster'in Beşiktaş'ını sıradan takım yapan, Ernst ve Necip'siz orta sahasıydı. Hele asıl işi hücum düzenlemek olan, bu özellikleriyle Real Madrid'in 5 İspanya, 3 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunda teri olan Guti'ye savunmadan top çıkarma görevi de verilince 35'lik dünya yıldızı sahada mum gibi söndü, taraftarın gözünden düştü.
Guti gibi Quaresma, Simao ve Almeida da futbol kişiliklerini yitirmişlerdi ki, yeni hocalarıyla benliklerini yeniden kazandılar.

Bırakın artık hoca aramayı
Schuster'in yanlış futbolcu seçimi, kurgu ve hamleleriyle futbolunu kilitlediği Beşiktaş, Alman'ın "tribün sürgünü" Tayfur Havutçu'yla yeniden kimlik, ruh kazandı, takım oyunu oynamaya başladı.
Ve işte bu Tayfur hocaya hâlâ kuşkuyla bakıp, yeni bir yabancı teknik direktör arayışlarının ön hazırlıkları yapılıyor.
Yine milyon euro'lar sokağa atılacak, yine sonu ne olacağı belirsiz sil baştanlar yapılacak, yine zaman kaybedilecek. Oysa Beşiktaş'ın yeni teknik direktöre değil, Ersan Gülüm gibi iki yerli stopere, İbrahim Üzülmez gibi savunmanın iki yanına yeni beklere gereksinimi var.
Yönetim, dışarıda gizlice teknik direktör aramaktan vazgeçmeli. Başkan Yıldırım Demirören, şampiyonluk yarışında atbaşı giden Fenerbahçe'yi kendi çocuğu Aykut Kocaman'a teslim eden Aziz Yıldırım, Trabzonspor sorumluluğunu Şenol Güneş'e veren Sadri Şener gibi evladına güvenmede yürekli, hatta ısrarcı olmalıdır. Güven ve destek, Tayfur Havutçu'nun başarı yolunu açacaktır.