İş işten geçmeden!

Ligin ikinci yarısının ilk yarısının oynandığı şu haftalarda takımlar için öncelikli olan "iyi futbol"dan çok, ateş pahasına dönen puan oluyor.
Beşiktaş'ta durum farklı. Öne geçtiği maçlarda rahatlamanın neden olduğu gevşekliğe giriyor.
Gevşeklik, giderek strese sokunca oyuncular skoru koruma telaşına giriyorlar.
Telaş yüzünden çoğu kez golü yiyiveriyorlar. Yiyince de bir süre bocalayan futbolcular, bildiklerini unutuyor, çuvallıyorlar.
Taraftarlarına rahat, stressiz maç izlettiremiyorlar. Saç yoldurup, tırnak yedirtiyorlar. Hele de "yan top" ve "geri paslar" taraftarı iyice zıvanadan çıkartıyor.
Zengin kadroya fakir futbol yakışmıyor. Savunmaya gömülüp, rakibe hücum davetiyesi vermek yerine, topu orta sahada dolaştırarak oyun üstünlüğünü elde tutmak, bir noktada hoş görülebilir. Beşiktaş'ta bunu yapacak Ernst, Veli, Necip, Fernandes gibi oyuncular var.

BU OYUN YAKIŞMAZ
Doğrusu bu ya; özellikle Quaresma, Almeida gibi oyunun sonucunu belirleyecek yıldızlara sahip olan Beşiktaş'a böyle bir oyun şekli hiç yakışmaz.
En iyi savunma hücumdur.
Elinde Quaresma, Almeida, Fernandes, Simao gibi hücum futbolunun usta ayaklarına sahip Beşiktaş'ın, normalde "şampiyon", Almeida'nın "gol kralı" olması gerekir.
Yapılacak olan; Quaresma ve Simao ile kanatlardan rakip savunmaları orta bombardımanına tutup Almeida'nın goller atmasını sağlamaktır.
Bu oyun şablonuyla olması gerekeni yapamazsa Beşiktaş için söylenecek söz olsa olsa "bu işte bir tuhaflık var!" olmalıdır.
Kayseri'de de yaşanan bu tuhaflığı bulacak ve ortadan kaldıracak olan Carvalhal'dir.
Carlos, Fernandes'in alternatifi olan Muhammed'i oynatma cesaretini artık göstermelidir.
Yol giderek kısalıyor. "Lig uzun maratondur" diyerek puanlar yitirilmesine avuntu arayanlar, atı alanın Üsküdar'ı geçtiğini görünce, başlarını duvara vuracaklar ama geç kalmış olacaklar. Bizden söylemesi.