19 Haziran 2010 | Cumartesi

İnanmak lazım

Beşiktaş yeni teknik direktörüne kavuştu. Bernd Schuster, çalkantılı bir sürecin ardından siyah-beyazlı takımın başına geçti.
Medya bu konuyu biraz farklı ele alıyor.
Schuster'in Beşiktaş ile anlaşma aşamalarında yaşananların üzerine çok gidiyor.
Bence bu konuyu deşmek, Beşiktaş'a zarar vermekten başka bir sonuç doğurmaz.
Artık yeni patronun Schuster olduğunu kabullenip, Beşiktaş'a neler katabileceğine odaklanmak daha doğru olacak. Taraftar da bu konunun uzamasından rahatsız...
Schuster'in kariyeri hakkında söz söylemeye gerek yok. Futbolculuğunun yanı sıra teknik adamlık kariyeri gerçekten çok parlak ve birçok futbol adamının hayallerini süsleyecek cinsten.
Alman hoca, Real Madrid'in başında iken çok büyük başarılar elde etti. İspanya şampiyonluğunun yanı sıra, Madrid'li futbolseverlerin çok daha özlem duyduğu pozitif ve hücum futbolunu takıma kazandırdı.

Hiç kolay değil

Onun döneminde Real hep hücum oynadı ve Capello'nun taktiği nedeni ile sıkıntı buhranlarına giren taraftar adeta bayram etti. Real Madrid o dönemde çok iyi oynadı ve çok gol attı.
Bunu referans alırsak, Schuster'in Beşiktaş taraftarının en büyük şikayet konusu olan temposuz ve sıkıcı futbol anlayışından kurtararak, beklenen coşkulu oyunu getirebileceğini söyleyebiliriz.
Ama Türkiye'de kısa sürede başarı sağlamak, ülkeye ilk kez gelen bir futbol adamı için hiç kolay olmayacak.
Takımı tanımak, ülkeyi tanımak, Türk insanlarını tanımak, futbol mantalitesini anlamak, hakemlerin kararlarını algılamak ve en önemlisi medya ile nasıl ilişkiler kurması gerektiğini öğrenmek...
Bence Schuster'i en çok bu tip sorunlar zorlayacaktır. Türkiye'ye ilk kez gelen her futbolcu ve antrenör bu uyum süreci yüzünden hep yanlış değerlendirildi. Bu yüzden Schuster'in bu dönemi geçirirken güzel futboldan çok, başarılara ihtiyacı var.
Art arda alınan galibiyetler, futbol kötü de olsa Alman teknik direktöre süre kazandıracaktır. Umuyorum Schuster, Beşiktaş'ın aradığı ve takımı başarıya götürecek teknik adamdır.

Q7 efsane olabilir

Beşiktaş, Schuster'i takımın başına getirdikten sonra çok önemli bir başka ismi de takıma kazandırdığını açıklamıştı. Ricardo Quaresma...
Taraftarın şimdiden lakap taktığı ve "Q7" dediği Portekizli, herkesi heyecanlandırdı.
Q7 gerçekten müthiş bir yetenek, kalitesi ortada. Ancak taraftarın beklentisi, bazı sıkıntıları da beraberinde getirebilir.
Kuşkusuz Quaresma'nın da bir uyum sürecine ihtiyacı var. Taraftarlar benim de Türkiye'ye geldiğimde yaşadığım bu sıkıntılı günlerde ona destek olmalı. Q7 eğer bu süreci iyi atlatır ve Beşiktaş'ta oynamaktan zevk alırsa, siyah-beyazlıların efsanevi futbolcularından biri olabilir.
Son olarak 'vuvuzela'ya değinmeden edemeyeceğim. Futbolu seven herkes, Dünya Kupası ile birlikte televizyonun karşısına geçti. Ama heyecanımız kursağımızda kaldı. Güney Afrikalılar'ın geleneksel çalgısı, dayanılmaz bir rahatsızlık veriyor.
Benim de dedelerimin kökeni Afrika'da.
Onlara ve geleneklerine büyük saygı duyuyorum.
Ancak futbolun önüne geçen ve taraftarların seyir zevkini mahveden bu çalgıya, bir an önce bir çözüm bulunmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor