Fısıldayan adam

UEFA şemsiyesindeki en elit kulüpler, en özel futbolcular, en iddialı teknik adamlar ve en iyi hakemlerle oynanan bu Şampiyonlar Ligi'nde bir sezonda milyarlarca euro'luk değer ürüyor.
Galatasaray-Kopenhag karşılaşması öncesi biz (A Haber) dahil her yayıncı gibi, D Smart da bir "maç önü yayını" gerçekleştirdi.
Üç aşağı - beş yukarı herkes aynı kurgu ve senaryoyla yapıyor bu maç yayınlarını.
Yorumcular, saha içi röportajlar, onbirler vs...
Peki; sizce kaç ülkede maç önü yayınlarda saha içindeki çimlerin üzerinden yönetici röportajı yapılıyor?
Cevap veriyorum; SIFIR! Çünkü; bu gezegende sadece bu ülkede kulüp yöneticileri başrolde.
D Smart'ta çalışan meslektaşlarımdan rica ediyorum; bari Şampiyonlar Ligi'ni yöneticilerden arındıralım.

Burak kulübeye gider
Maça gelince...
Mancini'nin sol bek seçimi ilginçti ama rakip Kopenhag olunca kimse o kadar önemsememişti başta.
Ama o sol bek alakasız bir anda sağ açıktan müthiş bir ortayla Melo'yu golle buluşturunca herkesin algısı darmadağın oluverdi.
Mancini her ne kadar İtalyan olsa da bu maçta sahaya çift forvet sürüyordu. Ve nedense ikinci forvet yine Umut değil yine Burak'tı.
Demek ki Mancini, son bir şans vermeyi uygun görüyordu "gol kralı"na. O şansı iyi kullandığını söylemek iMKANSIZ.
Herkes, en başta Burak, Burak'ı yedek görmeye kendisini hazırlasın. Gollü ve keyifli maçın bence en önemli anıysa; Tugay Kerimoğlu'nun Mancini'nin kulağına bir şeyler fısıldarken kameraya yakalanmasıydı.
Bu, Galatasaraylılar için, alınan farklı galibiyet kadar sezonun geri kalanına dair umutlanmak adına geçerli bir sebep.
Galatasaray'ı yine Kopenhag'ta önemli bir maç bekliyor.
Hatta; neredeyse bir final...